Nur Emine Kaçkın
2017 yılında Adıyaman Üniversitesi Rehberlik ve Psikolojik Danışmanlık bölümünden mezun oldum.
İnançlı ve kararlı başladı kadın gecenin bir vakti, tahinli açma yiyerek hayatı ile ilgili büyük kararlar alıyordu.
Kafam patlamak üzere ağrıdan, gerçekten patlasa; her yere sözcükler dağılacakmış gibi. Koşa koşa aynı yere gelir gibi düşünüyorum, neden telaş ediyorum bulduğum şey beni şaşırtmayacaksa? Diye düşündü.
Çok sanmaktan, çok sanılmaktan bıkmıştı.
'Geri alamayacağım şeyler oldu.Birtakım kayboluşlar yaşandı. ' Diye not aldı defterine.
Çizdi üstünü.
Onca düşüncenin, kelimenin içinden bir bunları çekip kurtabildi önce.
'Bir sabah kendimi dev bir böceğe dönüşmüş olarak bulmadım, öyle birdenbire olmadı, kabuğum gittikçe katmanlaşıyor.' diye yazdı.
Çizdi üstünü.
'Ne olur gelmeyin üstüme, bir cümlede yüz kere fikrim değişiyor. Yani benim bir cümlem başlarken gitmek istediği yere en sonda yüz kere gidemiyor.'
Çizdi üstünü.
'Ben artık sanmaktan yoruldum,gerçekliğin tüm çıplaklığıyla sevişelim; yoruldum adımlarımı tazelemekten bayat yolculuğumda.' diye yazdı.
Çizdi üstünü.
Yazdıkça çiziyor, çizdikçe yazmaya devam ediyordu.
Pencereden baktı dışarı, iç çekti, içinden kurtulmak ister gibi, bakışları eve yorgun döndü.
Hüznünü cami avlusuna bırakmak istedi fakat sahip çıkan olur muydu?
Evlatlık vermek istedi mutsuzluğunu, yazık ki artık kimseye alışamayacak kadar büyümüştü.
Evin küçük bir köşesini vermişti başlarda, şimdi sığamaz olmuştu.
Sanmaktan yorulmuş, yarım yamalak sevgilerden bezmişti ya, aylardır görmediği yıldızlara bir cenaze töreni düzenleyememişti ya, evin bir köşesine ittiği; soğuktan titreyen ve dayak yemiş bir köpek gibi yaklaşan herkese diş bileyen mutsuzluğuna dokunmaya çalıştı.
Ona iyi bakacaktı, eve döner dönmez göğsünde tepinmesindense kendisiyle dışarı çıkaracak ve ne kadar zor olsa da onu eğitmeye çalışacaktı.
Hayatın ve insanların birçok kuralı vardı. Öyle aleni bir şekilde mutsuz olunur mu hiç? Her sabah erkenden kalkmalı, uykusuzluğu nakite çevirmeli, sevgi kusurlarından asla bahsedilmemeliydi.
Sokakta çocuklar var güpegündüz delirmek yasak. Yoksa gece bunun için mi var?
İnsanlarla yaşamayı öğrenmek için ehlileştirmek gerek mutsuzluğu da. Düpedüz çılgınlık yasak ve böylece aşk da yasak.
Yani törpülene törpülene bütün köşegenler bir daire edimine, her köşe aleni bir sığınma evine dönüyordu.
Sabah kahvaltıda delirmek normalleşmeli, hatta insanlar birbirlerini terk etmeden önce güzel bir çay demlemeli. İnsanlar birbirlerini terk etmeden önce hiç birbirlerine gelmişler mi diye önce bir düşünmeli.
'Hatırlamak yasaklanmalı.'
Kabuğum gittikçe sert, fikirlerim gittikçe benzer, kalbim gittikçe yorgun, mutsuzluğum gittikçe 27 yaşında.
Üstünü çizmedi.
2017 yılında Adıyaman Üniversitesi Rehberlik ve Psikolojik Danışmanlık bölümünden mezun oldum.
YORUM YAP
Yorumunuz onaylandıktan sonra yayınlanacaktır. Yorumunuza yanıt verildiğinde mail ile bilgilendirileceksiniz.