Dergimiz online ortamda yayın vermeye başladığı 2020 yılından itibaren okurlarına ücretsiz şekilde özgün içerik sunma faaliyetlerini sürdürmektedir.
Döngü Dergi, Bu süreç içerisinde fikirlerini yazıya dökmek, insanlarla paylaşmak isteyen birçok üniversite öğrencisine ekol olmuş, kendi bünyesinde onlarca bilim anlatıcısı yetiştirmiştir.
Döngü Dergi İnternet üzerinden; Misyonumuzda da görebileceğiniz gibi her zaman güncel ve özgün içerikleri bünyesinde barındırmak için durmadan çalışan gönüllü yazarlar ve editörler ile her ay düzenli olarak en az 30 farklı özgün içerik yayınlayan online bir oluşumdur.
Misyon:
Okurlarımıza mümkün olan en güncel ve özgün içerikleri sunmak için çalışıyoruz.
Vizyon:
Okurlarımıza çevrim içi ortamda tamamen ücretsiz bir şekilde Psikoloji, Teknoloji, Bilim, Sanat, Edebiyat alanında her türlü içeriğe ulaşabilecekleri, önce Türkiye'nin sonra Dünya'nın en özgün ve ücretsiz içeriklerini sunacak okur merkezli dergi olmak.
Bir Satranç Dehasının Hayat Hamleleri: The Queen's Gambit
23 Ekim'de Netflix, gün geçtikçe birçok insanın dikkatini çekmeyi başaracak olan bir dizi yayınladı: The Queen's Gambit. Walter Tevis'in aynı ismiyle yayınladığı kitaptan uyarlama olan bu 7 bölümlük dizi 1950'lerin ortasından 1960'lara uzanıyor. Dizide Elizabeth Harmon'un -ki her bölüm kendisine "Beth" diye hitap edilmesini isteyecek- hayatı anlatılırken o dönemlerde bir kadın olmanın ne denli yıpratıcı olduğunun da üstünden geçiliyor. Dizinin sıkça eleştiri yağmuruna tutulan özelliği -bana kalırsa en iyi özelliklerinden birisi- kişilerin jest ve mimiklerine odaklı bir anlatımın tercih edilmesidir. Dizi hakkındaki bir diğer detay ise dünyaca ünlü satranç ustalarının hamlelerinin kullanılıyor ve anlatılıyor olmasıdır.
Gelelim hikayeye. Korkmayın, hikayeyi baştan sona anlatmayacağım. Annesini trafik kazasında kaybeden Beth, babasıyla da yeteri kadar bağı olmadığından dolayı yetimhaneye bırakılır. Dışarıdan tepkisiz gibi görünse de bu durumun etkilerini kendi içinde yaşar. Gerek zihninde canlanıverir tüm anılar gerekse camdan dışarıyı izlerken yansımada annesini görür gibi olur.
Peki, onu bu durumdan ilk olarak kurtaran nedir? Satranç. Silgileri temizlemesi için bodrum kata yollanan Beth, yetimhanenin hademesi Bay Shaibel'in tahtada oturarak tek başına bir oyun oynadığını görür. Bu oyunu o kadar çok sever ki uyumadan önce tavana bakıp hayal kurarak kendisiyle oynar. Fakat bu durum onda yeni bir sorunun kapısını açar. Yetimhanedeki çocuklara sabahları 2 tane ilaç verilir, bunlardan birisi hormonları düzenlemek için verilirken ikincisi sakinleştiricidir. Normalde ikisini aynı anda içmesi önerilirken yetimhanedeki bir çocuğun tavsiyesiyle sakinleştiricileri gece içmeye başlar. Bu şekilde daha iyi olabildiğini fark eden bizim minik satranç dehamız sakinleştiricilerin yetmemesi sebebiyle onları içmeyip biriktirmeye başlar. Böylece günde bir kez içmek yerine arada bir daha fazla içebilmek için bazı günler içmez. Bu sayede daha iyi antrenmanlar yapar.
İlk başlarda cinsiyetinden ve yaşından ötürü pek ciddiye alınmasa da Bay Shaibel sonraları ona satrancı tüm yönleriyle öğretmeye başlar. Başlarda dersleri ekip giderken zamanla yetimhanedeki bütün aktiveteleri ekip Bay Shaibel'in yanına satranç oynamaya gider.
Beth'deki inanılmaz zeka ve yeteneği gören Shaibel onu satranç kulübünden Bay Ganz ile tanıştırır. Bay Ganz, bu minik satranç dehasının oyunu karşısında adeta küçük dilini yutar ve onu okuldaki satranç turnuvasına davet eder. İşte Beth Harmon'un şanının yayılması da buradan itibaren başlar.
Başarı merdivenlerini büyük bir hızla tırmanan Beth'in halihazırda bir sorunu vardı hatırlarsanız: Sakinleştirici bağımlılığı. Ne dersiniz? Sizce hem bu bağımlılığından hem de içinde sürüklenip durduğu duygusal ağırlıklardan kurtulabilecek mi?
YORUM YAP
Yorumunuz onaylandıktan sonra yayınlanacaktır. Yorumunuza yanıt verildiğinde mail ile bilgilendirileceksiniz.