KİTLE VİRÜSÜ
Kitlenin
birey yaşantısında her geçen gün emici oluşu yadsınamayacak dereceye ulaşmış
bulunmaktadır. Kelime anlamı olarak kitle, bir
insan topluluğu ve belirli özellikleri taşıyan bireylerin bulunduğu bir kesimi
oluşturan yapıdır. Birden çok tanıma ev sahipliği yapmış olan bu kelimeyi
psikolojik boyutta, aksayan yönleri ile ele alalım istedim. Kitle Psikolojisini
organizma içerisinde bir araya gelmiş hücrelere benzetebiliriz bilirsiniz ki
hücre, en küçük yaşam birimi ve tek başına yaşama özelliğine sahip bir birimdir.
Temel niteliği taşımaktadır. Organizmanın
içerisindeki her hücre birer insanı temsil etmektedir. Bu kitleyi oluşturan bireylerin sahip olduğu birden fazla
özellik söz konusudur. Fakat bu yapıyı oluşturan tek bir etken kollektif
bilinci, kitleyi tek çatı altında toplar. Ayrıca bir kitle oluşmuşsa bireyleri
bağlayan ortak özelliklerinin bulunduğunu da söylemem gerekir ve asıl değinmek
istediğim noktaya da gelecek olursak kitle, olumlu sonuçlar doğurabileceği gibi
asimile olmuş birer kimlik oluşturmaya çok müsait bir yapıdadır. Kalabalık,
bulaşıcı bir virüs gibidir ve her zaman meydan okur netliğe, sadeliğe ve birey
kişisel çıkarlarından uzaklaşarak düşüncelerini, isteklerini ve bir kenara
bırakarak kendini kitleye feda eder.
Peki insanoğlunun doğası gereği mevcut
huzursuzluk, ona aykırı düşen bir özelliği değil midir? Burada fizyoloji devreye girmektedir: belirli
işlemler bireye bilinçli kişiliğini kaybettirerek ona aykırı olan, karakteri ve
alışkanları ile uyuşmayan davranışları da sergileyebileceğini bilmeliyiz ve
artık bilmelisiniz. Burada birey ipnotize edilmiş yapıya gelmekte ve kitle
içerisinde bazı davranışlarının bilincinden uzaklaşır, kimi davranışları da
kitlenin etkisiyle güçlenir. Kitlenin emici, içine hapseden birtakım
özelliklerini şöyle sıralayabiliriz;
Bireyde bilinçsiz kişiliğin devreye girip bilinci ele
geçirmesi,
Duygu ve düşüncelerin bulaşıcı oluşu kitledekilerle aynı
fikrin savunulması,
Telkin yoluyla direktiflerin, yönlendirmelerin iyice karar
verilmeden uygulamaya konması.
Bu ve benzer birçok özelliğin artık bireyden
kopup kitleye yönünü çevirmesi bireyin kendi iradesinden uzaklaşıp kitlenin
beşiğinde sallandığını kendinden uzaklaştığını söylemek mümkündür. Buradaki en
büyük kayıp bireyin düşünsel yeteneği yönünden uğradığı kayıptır. Bir nevi
bedeninizdeki ruh sizdeyken fikirlerinizin başkaları tarafından kısırlaştırılıp
bir eylemin oyuncağı haline gelmiş oluyorsunuz. Kitleler etkilenmelere, ön
yargılara oldukça açıkken kendilerine yöneltilen eleştirilere oldukça sert bir
şekilde karşı çıkarlar.
Peki kitleler için otorite beşiği diyebilir
miyiz?
Neden olmasın otorite, inançla kabul gördüğü
anlayışla bir olduğu kadar hoşgörüsüzdür de. Burada kişilerin ilk çatıştığı
noktaya değinebiliriz, her insan bir dünya dersek bu dünyanın sınırsız evrene
sahip olduğunu unutmamalıyız. Asıl görüşler inanç devreye girdiği anda, yani ‘kitle’
sadece gözle görülecek bir olumlu hava sunarken asıl buzdağının görünmeyen
kısmını burada ortaya çıkarıyor. Bireylerin birçoğu kendi fikirlerini rahatlıkla
ifade edemezler ve kitle sürü psikolojisine çoktan davetiye sunmuştur. Öyledir
ki burada en aykırı düşünceler, beyinler asıllarından uzaklaşıp sahte bir kimlikle
kitlede varlıklarını sürdürmeye devam eder.
Onun içindir ki ‘Kitle uysal bir sürüdür.’ diyebiliriz.
Okunma Sayısı: 744
YORUM YAP
Yorumunuz onaylandıktan sonra yayınlanacaktır. Yorumunuza yanıt verildiğinde mail ile bilgilendirileceksiniz.