OKUL FOBİSİ
Herhangi bir duruma karşı duyulan korkunun kişinin günlük hayatını olumsuz yönde etkilemesi anlamına gelen 'fobi' kelimesine hepimizin aşina olduğunu düşünüyorum. İnsanlarda sıklıkla görülen bir anksiyete bozukluğu olması ve çok fazla da çeşitlilik göstermesi sebebiyle eminim ki hepimizin farkında dahi olmadığı fobileri mevcut. O kadar garip ve sıra dışı fobi çeşitleri var ki duyduğumuzda çok absürt ve gereksiz bulabileceğimiz bu fobiler yaşayan kişi için hayatı son derece çekilmez kılabiliyor. Fiziksel ve psikolojik yaptırımları göz önünde bulundurulduğunda bu konu hiç de hafife alınamayacak derecede önem arz ediyor.
Bizim şu an ele alacağımız fobi çeşidi ise kim bilir belki de çoğumuzun yaşadığı ve hatta hala da yaşamakta olduğu 'okul fobisi'. Şahsen özellikle de ilk ve ortaokul dönemlerimde yaz tatillerinden nefret eden, her sabah koşarak okula giden biri olarak bu duyguya çok da aşina değilim. Ama özellikle de okula yeni başlayacak olan küçüklerimizin yaşayabileceği ve kim bilir hayatında ne gibi etkiler bırakabilecek bu fobi çeşidini biraz irdelemek istedim.
Aslında anlamı gayet açık ve net olan 'okul fobisi' terimi tarihte ilk defa 1941 yılında Johnson tarafından ortaya atılmıştır. Johnson bu durumu ' okula gitmekten kaçınma ile ilgili anksiyeteyle karakterize bir çocukluk sendromu' olarak tanımlamıştır. Yapılan çalışmalarda bu fobinin okul çağı çocuklarının yaklaşık yüzde 5'inde görüldüğü, okul öncesi dönemde ise bu oranın yüzde 80'lere kadar çıkabileceği gözlemlenmiştir. Evet gördüğümüz gibi her yaşta olabilecek bu fobi çoğunlukla okula yeni başlayacak olan çocuklarda ortaya çıkıyor.
Bu durumu yaşayan çocuklar özellikle de okul saatlerinde yani sabahları bazı belirtiler gösteriyor. Uyku düzeninde bozulmalar, sebepsiz ağlamalar, gerginlik ve alınganlık durumu, karın ağrısı, mide bulantısı ve hatta kusmaya kadar giden semptomlar, iştahsızlık ve keyifsizlik hali, sorumluluklardan kaçma gibi birçok belirti gösteren çocuklar kimi zaman da birdenbire hasta olduğuyla alakalı minik yalanlar da serpiştirebiliyor aralara. Çocuğu yalan söylemeye bile itecek kadar duygu durumunu etkileyen bu durum erken farkedilmeyip çocuğun üzerine gidilirse korku durumu daha da pekişebilir.
Bazı çocuklar genel olarak hayatlarından mutlu, arkadaşlarıyla ve ailesiyle ilişkilerinde gayet keyifli fakat okul saatlerinde mutsuz olabilirler. Bazılarının ise bu korkusu genel yaşamını da etkileyerek çocuğun mutsuzluğa sürüklenmesine, ona keyif veren faaliyetlerden de uzaklaşmasına neden olur.
Her çocukta farklılık göstermekle beraber okul fobisinin başlıca nedenlerini şu şekilde sıralayabiliriz.
- Özellikle okul öncesi dönemindeki çocukların ilk defa annelerinden, kendini güvende hissettiği yuvasından ayrılacağını göz önünde bulundurduğumuzda anneye bağımlılık ve ayrılma korkusu okul fobisinin en büyük nedenlerinden biridir diyebiliriz.
- Eğer yeni doğmuş bir kardeşi varsa kıskançlık duygusuna kapılarak annesi ve kardeşini yalnız bırakmak istemeyebilir.
- Aile içinde kötü bir baba karakteri varsa annenin baba tarafından hırpalanabileceği korkusuyla da okula gitmek istemeyebilir.
- Çocuğun kendiyle alakalı şişmanlık, zayıflık vb. gibi güçsüz hissettiği fiziksel özellikleri varsa bundan çekinerek de toplum içine çıkmak istemez.
- Çocuğa karşı çok fazla beklentiye giren ebeveynler, bu beklentileri karşılayamayacağı korkusu yaratarak çocukta okul korkusuna neden olur.
- Okulda arkadaş edinemeyeceği, yalnız kalacağı, akran zorbalığına maruz kalacağı düşüncesi de çocuğu okuldan uzaklaştırır.
- Çocuk dışarıdan, yabancılarla tanışmaktan, okulda kurallara uymaktan korkabilir.
- Öğretmenin olumsuz ve fazla disiplinli katı tutumları da çocuğun okuldan korkmasına sebebiyet verebilir.
- Çocuk yakın zamanda yaşadığı olumsuz bir olay ya da travma dolayısıyla da okula gitmek istemeyebilir. Bunlar ölüm, göç, taşınma gibi sosyoekonomik olaylar da olabilir.
Okul fobisi olduğu görülen çocuğun bu korkusunu yenmesinde özellikle de ebeveynler ve öğretmenler birlikte hareket ederek çocuğa yardımcı olabilirler.
- Her şeyden önce en başta çocuğun okuldan korkmasını önleyebilmek ve tam tersi okula heveslendirmek için okulla ilgili güzel konulardan bahsetmek, çocuğa sevdiği renklerde materyaller almak onu okula ısındırıp gitmek için heyecanlanmasını sağlayabilir.
- Çocuğun yaşadığı fobinin derecesine göre okula alışma sürecinde destek verilmelidir.
- Çocuk okula gitmek istemediğini söylediğinde ona kızmamak ve şımarıklıkla suçlamamak tam tersi anlayışlı davranmak gerekir. Çocukla duyguları ve kaygıları üzerine sohbetler edilebilir.
- Ebeveynler çocuğa okulda çok eğleneceğinden, yeni arkadaşlıklar kuracağından bahsederek telkinlerde bulunulabilir.
- Öğretmen, fobisi olan çocuğa anlayışlı ve samimi bir şekilde davranarak çocuğun sınıfa alışmasında yardımcı olmalıdır.
- Fobi yaşayan çocuğun ebeveynleri çocukla beraber okula giderek onu kapıda beklemesi, yanında olduklarını çocuğa hissettirmeleri gerekebilir. Zaten bu şekilde okula giderek zamanla sınıfına ve arkadaşlarına alışan çocuk artık anne babasının yanında olmasına ihtiyaç duymaz.
Mel Levine'ye göre; bir çocuğun okul deneyiminin beyin işlevi ve anatomisinde gerçek değişimler yarattığı biliniyor. Çocuk için son derece önemli olan bu süreçte ebeveynler olarak desteğinizi ve ilginizi esirgememeniz, çocuğun bu dönemi keyifle geçirmesine yardımcı olmanız, çocuğun hem okul döneminde hem de ileriki yaşamında olumlu etkiler bırakacaktır.
YORUM YAP
Yorumunuz onaylandıktan sonra yayınlanacaktır. Yorumunuza yanıt verildiğinde mail ile bilgilendirileceksiniz.