ARKADAŞINIZ SORUN GİDERİCİ Mİ SORUN YARATICI MI?
Çok bunaldığımız zamanlarda gözlerimiz hemen en yakın olduğumuz insanı aramaya başlar. Genellikle telefonu elimize alır ve en yakın arkadaşımızı dertleşmek için çağırırız. İşte başlıktaki soru da burada açığa çıkar. Acaba bu arkadaşımız bize çözümlerle mi gelir yoksa yeni çözümsüzlükler mi yaratır? Burada yakınımız bildiğimiz bu insanın hangi insan tipine girdiği önemli bir noktadır. Şimdi üç insan tipi üzerinden konuyu biraz daha açalım:
1. Her
Fırsatta 'Ben' Diyen:
Başlığa
baktığınızda "ben bu tarz insanla bir saniye bile geçirmem"
diyebilirsiniz ancak çoğu insan iyi bir çevre edinebilmek adına bu huyunu
baskılar. Zaman geçtikçe de bu huy açığa çıkar ve o kişi yakınınız durumuna
geldiğinden ötürü ondan kopmanız zorlaşır. Başlıktan anlaşılıyor ama biraz daha
açıklayalım ne demek istediğimizi. Bu insanlar genellikle siz bir şey anlatmaya
başladığınız zaman önce kendi
yaşantılarından benzer örnekler verir, yine kendi buldukları çözümleri de size aktarmaya başlarlar. Bu durum da sizi "aa evet, benimle aynı yaşantılara sahip ve beni gerçekten anlıyor" yanılgısına iter. Karşınızdaki insan bunun farkına vardığında ise sizin durumunuzu kendine yontma işini yavaştan kenara itip tamamıyla kendi yaşantısını aktarmaya başlar. Mesela siz "dün çok kötüydüm, soğuk algınlığım biraz fazla ileri gidince hastanelik oldum ve seni arayamadım, üzgünüm" dediğinizde aldığınız karşılık "bende de astım var biliyor musun" olur. Hâl böyle olunca kendi sorunlarınız karşınızdaki insanın sorunlarını görünce bilincinizin en dip köşesinde oturup bekler ve o insanın derdi de sizin derdinize eklenir. Sorununuza çözüm aramak için çaldığınız kapı aslına bakarsanız yeni bir derde açılmış olur, düşündüğünüz şey birken iki oluverir. Bana kalırsa eğer ciddi bir sorununuz varsa ve sağlıklı düşünemediğinizi hissediyorsanız bu tarz insanlara müracaat etmek yerine ya dinleyici özelliği daha aktif bir insanı arayın ya da bir uzmandan yardım alın.
2. Cenaze Ağıtçısı:
Bu
insanlar dünyaya ağlamak için gelmiştir. Yanlış anlaşılmasın, hayatları tamamen
kötü demiyorum, aşırı duygusal oldukları için ağlayacak yer ararlar. Aradığınız
şey eğer duygularınıza eşlik edecek biriyse doğru yerdesiniz. Derdinizi
anlattığınız an yüzünüze kederli bir ifade takındıysanız bu iş bitti demektir
çünkü o bunu fark edip sizinle ağlamaya başlar. Başta katarsis yaşadığınızı
düşünüp rahatlama isteğiyle uyanabilir içiniz ancak ağlama merasimi bittiğinde
bir gerçekle karşılaşırsınız: Sorununuz hâlâ çözümsüz. Arkadaşınızdan tam da bu
anda sorununuz için çözüm beklediğinizde
genellikle yüzeysel öneriler alırsınız. Duygusal olarak yoğun bir insandan
analitik çözümler
beklemek bir yaşındaki bebekten izafiyeti açıklamasını beklemekle eşdeğer. Ağlamak istiyor ama ağlayamıyorsanız seçmeniz gereken en ideal arkadaşınızdır cenaze ağıtçıları.
3.
Baston:
İhtiyaç
anında yanınızda olup birçok alanda eliniz kolunuz olduğu için bu tarz
insanlara "baston" demek bana daha mantıklı geldi. Yardımcı
olabildiğince sorunlarınıza çözümler getirirler, sizinle ağlarlar ama
sonrasında sizi ve kendini daha mantıklı olmaya davet ederler. Ellerinden bir
şey gelmediği vakit kendisine dayanabiliceğinizi imâ eden davranışlarda
bulunurlar. Bu tarz insanlar kendilerinin ve sizin farkındadırlar, bu
farkındalıktan dolayı da yaptıklarında ya da söylediklerinde ölçülü olmaya
çalışırlar. Eğer sorununuza çözüm olamazlarsa çözüm olacak başka insanlar
önerirler ve yahut sizi uzmana yönlendirmeye çalışırlar.
Sizlere üç tipten bahsettim ama insanlar sadece bu üç kalıptan birine ait değillerdir, çeşit çeşit algılara sahip birbirinden farklı bir sürü insanla doludur hayatımız. Bu çeşitliliği değerlendirebildiğimiz ölçüde daha sağlıklı ilişkilere adım atar ve çevremizden, duygu ve düşüncelerimizden aldığımız doyumu arttırmış oluruz.
Bonus:
Kaynakça:
KAYA,
H. (2019), Arkadaşınız Dert Ortağınız Mı, Dert Kaynağınız Mı?, Psychologies
Türkiye.
YORUM YAP
Yorumunuz onaylandıktan sonra yayınlanacaktır. Yorumunuza yanıt verildiğinde mail ile bilgilendirileceksiniz.