post-thumb

2021 VİRÜSÜ: KURAKLIK

2021 VİRÜSÜ: KURAKLIK


Mevsimler denildiğinde hepimizin aklına bu mevsim şeridi canlanır. Orta enlemde yaşadığımız için dört mevsimi belirgin olarak yaşayan ve tadını çıkartan bir ülkeyiz. Haliyle bu durum bize olağan gelirken son yıllarda mevsimlerin kaydığını ve sık sık ekstrem durumlar yaşandığı ortada.  Özellikle 2021  ocak ayını nisan ayı gibi geçirmemizle küresel iklim değişikliğinin ve insanın sebep olduğu kuraklığın ne derece ciddi olduğunu her kesim gördü. Derelerin kuruduğundan, barajların su seviyesindeki düşüşten, yağmayan yağmurlardan, dem vuran haberler kuraklığın günlük hayatımızı etkileyecek düzeye gerçekleşeceğini anlatıyor. Adeta bahar günlerini yaşadığımız şu günlerde, ‘Balkanlardan gelecek soğuk ve yağışlı hava haberinin özlemiyle adeta kavruluyoruz. Çünkü suyun hayatımızda neden önemli olduğunu biliyoruz; kuraklığın da diğer doğal olaylar gibi “afete” dönüşmemesi gerektiğini düşünüyoruz.


Peki kuraklık nedir, ne sebep olur ve ülkemizi ciddi oranda etkilememesi için neler yapılmalıdır?

İnsanlar var olduğu günden bu zamana kadar dünya coğrafyası sürekli değişime uğramış, bu değişimlerle beraber doğal dengedeki bozulmalar birbirini takip etmiştir. Nitekim iklim değişikliğinde konusunda geçmiş dönemlere baktığımızda meteorolojik koşulların sürekli olarak değiştiğini ve kendisiyle beraber pek çok problemi (sosyo-ekonomik, çevresel, toplumsal, vb.) beraberinde getirdiği ortadadır .

Sanayi Devrimi’nin iyiden iyiye hissedildiği 1850’li yıllardan 2000 yılına kadar dünya genelinde ortalama 1° lik ısı artışı kaydedilmiş ve bu değişime bu dönemde hızlanan fosil yakıt kullanımı, sanayileşme, hızlı nüfus artışı ve ormansızlaşmanın neden olduğu bilinmektedir. 21. yüzyılda dünyanın iklim sisteminde bozulmaların olduğu bütün iklim bilimciler tarafından kabul edilmektedir. Doğal dengenin bozulması konusunda önemli rolü olan insanoğlunun gerekli önlemleri almaması ve bu dengenin bozulmasına sebep olan faaliyetleri aynı biçimde ve yoğunlukta sürdürmesi halinde, gelecekte, küresel ısınmaya bağlı olarak iklimdeki bozulmaların ve yaşamsal etkilerinin artacağı öngörülmektedir.


Küresel iklim değişikliğinin sebep olduğu önemli olaylardan birisi de kuraklıktır. Kuraklık, genel ifadeyle, normal ve tekrarlayan, bir veya birden çok mevsime yayılan, azalan yağışlar ve artan sıcaklıklar nedeniyle oluşan bir iklim olayıdır. Ancak küresel iklim değişikliğine bağlı olarak dünya üzerinde aşırı artan sıcaklık ve azalan yağışlar kuraklığın sürekliliğini ve olası olumsuz etkilerini arttırmaktadır. Kuraklık ile mücadele süreci, bu afetin çok yavaş başlaması ve çok geniş alanları etkilemesi sebebiyle diğer doğal afetlere göre çok daha zordur. Olası kuraklık olaylarının yaşanması halinde, tarımsal faaliyetlerin yürütüldüğü alanlarda toprakta meydana gelecek verimsizlik, bitkinin ihtiyacı olan suyu alamaması, tarımsal üretimin zayıflaması ve tarım alanlarının amaç dışı kullanımı gözlenecek olası sonuçlar arasında yer almaktadır.


Planlama araçları (arazi kullanım planlaması, arazi yönetimi, sürdürülebilir modeller, vb.) kullanılarak alınacak önlemler ve geliştirilecek politikalar sayesinde kuraklığın etkisiyle meydana gelebilecek su kıtlığı, bitki çeşitliliğinde daralma, tarım topraklarının kentleşme baskısı altında kalması gibi önemli ve canlı yaşamını direkt olarak etkileyen çevresel problemler ciddi şekilde bertaraf edilebilir

İnsanlığın var olduğu günden bu zamana kadar meydana gelen tüm afet türleri incelendiğinde, bu türler arasında en önemlisi ve meteorolojik afetler sıralamasında en tehlikelisi olarak bilinen kuraklığın yaratacağı olası riskler ve doğurabileceği olumsuz koşullar Türkiye’de henüz yeterince anlaşılmamıştır. Artan nüfus, nüfus ve yapılaşma yoğunluğunun artışı ve kentleşme dinamikleri göz önünde bulundurulduğunda, ülkemizde su kıtlığı sorunuyla yakın zamanda karşı karşıya kalınabileceği geleceğe yönelik öngörüler arasında yer almaktadır. Geçmiş dönemlerde yaşanan kuraklık olayları, gelecek dönemde karşılaşabileceğimiz tehlikenin habercisi niteliğindedir. Ülkemiz konumu itibariyle de küresel ısınmanın etkilerinden en fazla oranda etkilenecek ülkeler arasındadır. Bu durum kuraklık konusunda bir an önce önlemlerin alınması gerektiğinin sinyalleridir. Oysa ki, Türklerin Orta Asya’dan Anadolu’ya göç etmesinin temel sebeplerinden birisi de, Baykal ve Aral göllerinin kuruması sonucunda oluşan kuraklık değil miydi? Peki şimdi Anadolu’dan başka gidilecek yurt kaldı mı ki biz bugün hala kuraklığı ciddiye almıyoruz. 



NASA’nın Türkiye’nin yeraltı sularına dair paylaştığı harita.

Gravity Recovery and Climate Experiment Follow On (GRACE-FO) uydularıyla hesaplanan yeraltı suları haritasında mavi kısımlar, normalden fazla su olan bölgeleri, kırmızı ve turuncu renkteki kısımlar ise normalden az su olan bölgeleri göstermekte.



Okunma Sayısı:

Rabia ÇETİNDOĞAN

Rabia ÇETİNDOĞAN

YORUMLAR

YORUM YAP

Yorumunuz onaylandıktan sonra yayınlanacaktır. Yorumunuza yanıt verildiğinde mail ile bilgilendirileceksiniz.