ANTİ SOSYAL BOZUKLUK: KÖTÜLÜK İLE DELİLİK İÇ İÇE
Genel Olarak
Antisosyal kişilikte kötülük ile delilik iç içe geçmiş gibidir. Antisosyallerin işlediği suçlar bazen öyle akıl almaz, ahlaki açıdan öyle mide bulandırıcıdır ki eylemin kendisi bile onların akıl sağlığından şüphe etmemize yeter.
Örneğin Jeffrey Dahmer gibi öldürdüğü insanlarla cinsel ilişkiye girdikten sonra bunların çoğunun cesedini yemiş biri ile veya şeytani maceraları ancak 19. yüzyıl sonlanmadan hemen önce asılmasıyla sonlanmış Herman Mudgett'le normal bir insanın özdeşim kurması kesinlikle mümkün değildir.
Michigan Üniversitesi Tıp Fakültesi mezunlarından Mudgett, Chicago'da çalışan bir eczacıydı. Sigorta dolandırıcılığında ve genç kadınları baştan çıkarmada ustalaşmıştı; sigortalarını ve birikimlerini onun üstüne geçirdiklerini beyan eden bir kâğıt imzalayan bu kadınlardan en az 27 tanesini öldürmüştü. Evlilik öncesinde cinselliğin yaşandığı bir gecenin ardından kloroformla uyuşturduğu kadınların her biri uyandığında kendini üç katlı bir ofis binasının asansör boşluğunda hapis buluyordu.
Mudgett bu binayı şeytani faaliyetlerini gizlemek üzere özel olarak tasarlamıştı. Tuzak kapılarla, ses geçirmeyen odalarla, gözetleme delikleriyle, devasa fırınlarla ve insan kalıntılarını çözündürmek için kullanılan asit fıçılarıyla dolu bu binayı kendisinin ''kalesi'' olarak nitelendiriyordu. Hapsolmuş kızların yaşadığı dehşetin bir süre tadını çıkardıktan sonra asansör boşluğunu zehirli gazla dolduruyor, ardından kızların cansız bedenlerini sürükleyerek otopsi masasına getiriyor ve kendisini özellikle cezbeden yerlerini ayırmaya koyuluyordu (1*).
Neyse ki bunlar uç örneklerdir. Toplumun onlara ilgisi bir yana, özellikle de seri katillere hayli nadiren rastlanır. Aslına bakarsanız antisosyal örüntünün yalnızca küçük bir kümesi yasalarla sıkıntı yaşar. Bilimsel ve klinik terimlerle ifade edecek olursak bozukluğun sosyal sonuçları her zaman menfur nitelik taşımaz.
Hatta kurtlar sofrası diye adlandırılan ve çetin ceviz olmanın, gerekirse kuralları esnetmenin hatta kalmak ve başarılı olmak için gerekli görüldüğü rekabetçi toplumumuzda, normal sınırda kalan antisosyal özelliklere sahip kişiler genellikle ödüllendirilirler.
Bu insanlar normal yaşam ve insan yaşamının en vahşi yönleri arasında sıkışmış gibilerdir. Bazı antisosyaller özerkliklerinin üzerine titrer, davranışlarını kısıtlamaya veya ayıplamaya kalkışan herkese tedbiren saldırırlar. Öte yandan, antisosyal kişiliğin normal versiyonlarını taşıyan bireyler bazen sosyal standartları dürtüsel olarak ihlal etseler de bu kişilerin çoğu iş hayatının, ordunun veya siyaset yaşamının engebeli taraflarında kendilerine yer bulurlar.
Antisosyal Kişilik Çeşitleri
- Haris Antisosyal: Burada kendini büyük gösterme eğilimi, sahip ve egemen olma arzusu en saf haliyle görülür. Bu bireyler hayattan alacaklı olduklarına inanırlar.
- İtibarını Koruyan Antisosyal: Her antisosyal mal mülk veya güç peşinde değildir. Bu kişiler ne kadar cesur ve dayanıklı olduklarına dair imajlarını koruyup yayma arzusunun peşindedirler.
- Risk Alan Antisosyal: Bu kişiler, başkalarının hiç kuşkusuz tehlikeli veya ürkütücü bulacağı şeylere nasıl da kayıtsız kaldıklarının görülmesini isterler. Diğer insanlar korkuyla sinip kalırken, ucunda ölüm veya ciddi sakatlık riski olan bu kumarı oynamak onları hiç telaşa düşürmez.
- Göçebe Antisosyal: Büyük bir kısmı kendini lanetlenmiş veya uğursuz hisseder, onları reddetmesi neredeyse kesin olan bir dünyanın kıyısında köşesinde var olmaktan başka bir şey arzulamazlar. Kendine acıma bataklığına bir kez saplanınca, toplumla ilişkilerini kesip çingenevari gezginlere, avarelere, başıboş gezen kimselere dönüşürler.
- Habis Antisosyal: Kavgacı, hınçlı, hırçın, kötücül, acımasız, kayıtsız, intikamcı ve kindardırlar; alışılagelmiş sosyal yaşama karşı nefret dolu ve yıkıcı tepkilerle bezeli davranışlar sergilerler. Paranoid kişiler gibi onlar da ihanete uğrama ve cezalandırılma beklentisi içindedirler. Gel gelelim basitçe sözlü tehditler savurmaktansa, o güne dek onlara yapılmış her tür haksızlığın intikamını soğukkanlı bir acımasızlıkla alarak sınırlarını güvende tutmaya çalışırlar (1*).
Belirtileri
DSM-V Tanı Kriterleri
- -Tutuklanmasına yol açan yineleyici eylemlerde bulunma
- -Düzmecilik (sahtekarlık)
- -Dürtüsellik
- -Saldırılarla sonuçlanan saldırganlık
- -Güvenliği umursamama
- -Sürekli bir sorumsuzluk
- -Vicdan azabı çekmeme (pişmanlık duymama)
Diğer Kişiliklerden Farkı
Antisosyalle paradoidin nice ortak özelliği vardır. İkisi de aşırı hassastır ve masumane veya iyi niyetli yorumları aleni hakaretler olarak duyabilirler. Benzer şekilde ikisi de çabuk sinirlenir; hür iradelerini korumakla fazlaca meşguldürler, bazen yasalarla veya diğer sosyal davranış normlarıyla ilgili sıkıntılar yaşayabilirler.
Antisosyaller, histrionikler ve borderline kişilikler genelde manipülatif ve dürtüseldirler. Her üçü de ara ara dramatik eyleme dökmeler sergileyebilir. Gel gelelim bunu yapma sebepleri birbirinden farklıdır. Antisosyallerde ve psikopatlardaki manipülasyon, onların tahakküm kurma, gücü ele geçirme, maddi ödüller kazanma ve somut bir ihtiyacı karşılama gereksinimlerinin yansımasıdır. Borderline kişiliklerse manüpülasyon genellikle başkalarından destek ve bakım görmek için çaresizce atılmış bir adımdır (1*).
Sadist kişilik DSM-IV’ten çıkarılmış olsa da, antisosyalle arasındaki farklara bakmak yine de aydınlatıcı olacaktır. İkisi de sosyal normları çiğner, başkalarının yaşamlarına zarar verir. Ne var ki sadist kişiler şiddete ve öfke patlamalarına daha meyillidirler; Başlıca meşgaleleri başkalarını mahvetmek, alçaltmaktır. Oysa antisosyaller öyle pek sadist değildirler; onlar sadece kendi tatminlerine odaklanmışlardır.
Sonuç
Tüm bu kötücül özelliklerle birlikte en hayranlık duyulan özelliklerin antisosyal kişilikle ilişkili olduğunu duymak bu yazıyı okuyan pek çok kişiyi şaşırtacaktır. Genel olarak her antisosyal birer suçlu olmadığı gibi, her suçlu da antisosyal değildir. Ayrıca tedavi ve terapi süreçleri oldukça zorlu olabilen bir hasta grubudur. Çoğu zaman terapiye kendi iradeleri dışında, topluma karşı sınırı aşan davranışlarının cezası olarak gelirler.
Terapiyi oyun olarak görürler; amaçları sanki pişman olmuş ve günahlarından arınmak istiyorlar gibi görünerek terapisti kandırmak ve eski yaşantılarına dönmektir. Bu nedenle gerçek bir iletişim elde etmenin tek yolu teröpatik ilişki kurmaktan geçer.
Kaynaklar
- Millon, T., Grossman, S., Millon C., Meager, S. ve Ramnath, R. (2019), Modern Yaşamda Kişilik Bozuklukları, John Willey&Sons, Inc., İstanbul, Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları
- Nussbaum, A. (2017), DSM-V Yönelimli Tanısal Görüşme, American Pscyhiatric Publishing, Ankara, Hekimler Yayın Birliği
Okunma Sayısı: 2163
YORUM YAP
Yorumunuz onaylandıktan sonra yayınlanacaktır. Yorumunuza yanıt verildiğinde mail ile bilgilendirileceksiniz.