Emel Özcan
Psikolojik Danışman
Sanki ayrılamayacağım bir duygu var, ayrılamayacağım bir insan
var. Geçmişte, şimdi, gelecekte. Ya da böylesi bir duygunun yolcuğunda mıyım?
Tüm varoluşumda sürüklediğim bu duygunun. –Tezer Özlü
İnsan gelişimi anne karnına ilk düştüğü andan
itibaren başlar. Bu gelişim biyolojik yönlü olduğu kadar aslında kişilik
gelişimine de etki eder. Yani aslında dünyamız şekillenmeye ve bunun sonucunda
kişilik gelişimimizin de ilk adımları atılmaya başlar. Ebeveynlerimizin
şekillendirdiği bir ‘ben’ oluşum sürecine girilir. Kişiliğin tanımında da
olduğu gibi kalıtım ve çevrenin bir ürünü olduğumuz; benliğimizin oluşumundaki
önemli bileşenlerin ilk deneyimlerin etrafında geliştiği ve çocuğun gelişim
dönemlerinde yaşadığı her şeyin onun kişilik gelişimi, tercihleri, davranışları
üzerinde etkisi olduğu görülür.
Doğduğumuz
evin, yaşadığımız çevrenin; tercihlerimize, hayatımıza etkisi.. Bu
aslında bir döngü gibi görünmekte. Ne kadar değişsek, gelişsek, farklı
ortamlara girsek de aslında varoluşumuzun temelinden beri yaşadıklarımızın
etkisiyle davranışlar sergileriz. Şöyle ki annemizin yaşadığı çoğu duyguyu
hissederiz. İlk hislerimiz anneyle gelişir ve insanlara, olaylara verdiğimiz
ilk tepki, duygular ve davranışlar bu hisler etrafında şekillenir. Bilinçaltımızın
yansımasıdır aslında bu. Farkına varılmayan ama hayatımızın bir şekilde
kontrolünü ele alan.
Yaşamınızda verdiğiniz kararlara, davranışlarınıza,
tepkilerinize, seçimlerinize şöyle bir göz attığımızda fark ederiz aslında bu
döngüyü. Attığın adımlar farklı olsa da sonucun benzer olduğunu görürüz. Ya da
benzer yerlerde olduğumuzu.. Dış uyarıcılar etkisinde iç dünyamızı oluşturan
bir hayat sürecine gireriz.
İçselleştiririz yaşanılanları, yaşanılacakları. Fark
etmeden yaparız bunu. Ama kendimizi keşfettiğimiz anda doğarız yeniden
küllerimizden. Verdiğimiz tepkileri anlamlandırdığımız zaman başlar hayatımızın
aslında bu döngünün etkisinden çıkabileceği hissi. Geçmişi
içselleştirebildiğimiz gibi gelecekteki yaşanılacaklarında aslında
değişebileceğini bir durup düşünce fark ederiz. Dan Brown’un dediği gibi “Bir ucunda geçmiş bir ucunda gelecek.
Çekiştirilen bir değnek”
Geçmiş her zaman bizimledir. Beyin tanıdık
nesneleri, olayları daha iyi ayırt eder. Zihnimizin sınırlı çerçevelerinde
döner dururuz. Bugünümüzün ve yarınımızın bu şekilde gelişmesinin sebebi budur.
Ancak insan gelişir, değişir. Yeni,
farklı deneyimler yaşar, tepkileri çeşitlenir. Geçmişimizi yorumlayıp geleceğimize
adım atarız. Hep aynı döngü etrafında birleştiğimizi düşünsek de, görsek de
aslında değişiriz. Benzer olaylar etrafında farklı ben oluşturur geçmişin
izleriyle birlikte yeni geleceğe yöneliriz.
Geçmişten ve gelecekten özgür olmak özgürlüğü
ilk defa tatmak demektir. Ve bu deneyimde kişi bütün, sağlıklı hale gelirse tüm
yaralar iyileşir. Ansızın artık hiçbir yara yoktur; çok derin bir iyi olma hali
içinden yükselir. Bu iyi olma hali dönüşümün başlangıcıdır. -Osho
YORUM YAP
Yorumunuz onaylandıktan sonra yayınlanacaktır. Yorumunuza yanıt verildiğinde mail ile bilgilendirileceksiniz.