Tuğba YOLCU
-
DERT ÇOK!
HEMDERT YOK!
DÜŞMAN KAVİ!
İnsan ömründe bin bir elemle sınanır. Ve ders alana kadar
sınav devam eder. Kimi ailesiyle, evladıyla; kimi sevdiğiyle, kimi
sevmediğiyle… işiyle, aşıyla, sağlıkla, gurbetle, hasretle…
Sınavların bazılarının telafisi vardır. İkmali,
kurtarması, telafisi, bütünlemesi, finali vs. ama bazılarında tek atış hakkınız
vardır. Onda hedefi 12den olmasa da vurmalısınızdır. Kurşununuz o tahtanın
ortaya yakın bir noktasına isabet etmelidir.
Büyüklerimiz her ne kadar “ Allah insanı açlıkla terbiye
etmesin” diye ısrar etse de “Yüce Tanrı bizi sıhhatimizle sınamasın.” Sıhhatin
kötüsü demincek sayılan elemlerin hepsinden kötüdür. Ne ondurur, ne öldürür…
Sağlığı bozulan insanın
gözü aşta işte olmaz, olamaz.
Kin, haset güdemez.
İyiliğin kötülüğün
hesabını tutamaz. Onun zamanı hem yoktur hem çoktur.
Göçü yakınsa kötü
anılmak istemez, uzaksa kalanı kötü yaşamak istemez. En kötüsü kimse vadesinin
ne zaman yeteceğini/biteceğini bilemez.
Dert çok hemdert yok.
Sağlığıyla sınanmayan biri hasta insanın kederini anlayamaz. Onunla aynı
yolları yürümeden sadece şahitlik ederek his dünyasına bırakın ortak olmayı
misafir bile olamazsınız.
Oysa ,
“ İki hasta kadar
birbirine yakın hiç kimse yoktur.”[1]
İnsanları anlamaktan
öte hastalıklar garip bir dünyayı anlama yetisi de verir sıhhatini aldığı
kişiye. Hasta kişi modern dünyanın ciltlerce açıkladığı carpediem’ini, Yunus
Emre’nin yüzlerce şiiire döktüğü “Yaradılanı
sev yaradandan ötürü” mottosunu ivedilikle kavrar. Pratiğe dökmek kendi
tercihi olsa da ekseriyetle pratiğe geçmekte de çevik olduklarını
söyleyebiliriz.
“Büyük bir hastalık
geçirmeyenler, dünyayı anladıklarını iddia edemezler.”[2]
YORUM YAP
Yorumunuz onaylandıktan sonra yayınlanacaktır. Yorumunuza yanıt verildiğinde mail ile bilgilendirileceksiniz.