Murat Meşe
Web developer, electronic engineer
Kanadalı bilim kadını Donna Strickland, Arthur Ashkin ve Gerard Mourou ile birlikte 2018 Nobel Fizik ödülünü kazandı. 55 yıl aradan yeniden bir kadın bu alanda Nobel kazanmış oldu. Fizik alanında daha önce 1903 yılında Marie Curie , 1963 yılında ise Maria Geoppert-Mayer bu ödülü kazanan kadınlardır.
Donna Strickland hangi alandaki çalışmasıyla bu ödülü kazandı? Nasıl bir yaşantısı vardı? Bilim dünyasında kadınların yeterince görülmemesinin nedenleri hakkında neler düşünüyordu?
Donna strickland bu ödülü kazandığında yaptığı çalışmalardan ziyade kadın olması tüm ulusal basında öne çıktı. Ve ödülünden, çalışmalarından ziyade cinsiyetinin ön plana çıkartılmasından dolayı kendisi de bu durumdan rahatsızlık duydu. Nitekim verdiği röportajda biz kadınlar da bu alanda en az erkekler kadar varız ve olmalıyız diyerek bunu dile getirmiştir.
Donna Strickland 27 Mayıs 1959 yılında Kanada’da doğdu. Çocukluk yıllarında babasının mühendis olmasından dolayı bilimle iç içe büyüdü. Çocukken babasıyla yapmış olduğu lazer müzesi gezisi ilerde alacağı Nobel ödülünün belki de temelini oluşturmuştu. Bu geziden son sonra Donna lazerlere ilgi duymaya başladı. Nitekim kendisine çocukluk döneminin favori oyuncağı sorulduğuna; lego ve lazer oyuncakları diye cevap vermiştir.
Üniversite seçimi yaparken lazerler ve optik alanında çalışmalar yapabileceği Mc Master Üniversitesine gitti. Üniversiteyi bitirdikten sonra Master ve Doktorasını University of Rochesterde tamamladı. Daha sonra Kanada bilim araştırma kurulunda başkan yardımcılığı yaptı. Halihazırda bu kurulda başkanlık görevini yürütürken aynı zamanda Waterloo üniversitesinde profesör olarak derslere girmektedir. Evli ve iki çocuk sahibidir.
Kısaca hayatına değindiğimiz Donna Strickland’ın biraz da çalışmalarından, yaşantısından ve hayata bakış açısından bahsedelim.
Nobel ödülünü doktora tezi sırasında edindiği fikirle lazer alanındaki çalışmalarından dolayı kazanmıştır. Ve bilim dünyasında pek az kişinin sahip olacağı bir şansla ilk çalışması Nobel ödülüne layık görülmüştür.
Lazer alanında yaptığı çalışmalar iki kategoriye ayrılmaktadır;
-Optik Cımbızlama tekniği; ampilifikatörlere(yükselteç ) zarar vermeden lazer ışınlarının enerjilerini yükselterek, düşük güçle kısa aralıklı ve yüksek enerjili lazer ışınları üretilmesini sağlayan sistem geliştiriyor. Bu sistem daha sonra bütün lazer ışınları için bir standart haline getiriliyor. Ve bu tekniğin göz cerrahisinde kullanılması bekleniyor.
-Biyolojik Sistemleri İncelemek İçin Lazer Tekniği; Işığın momentum değişiminden faydalanarak nano ve mikro boyuttaki parçacıkları sıkıştırılmış bir lazer alanı içerisine, sıkıştırılan nesneye zarar vermeyecek şekilde, hapsedecek bir teknik geliştiriyor. Örnek olarak bir bakteriyi lazer alanına hapsedip bakteriye zarar vermeden incelenmesi bu teknikle mümkün oluyor.
Çalışmalarının ayrıntısını merak edenler için;
Donna Strickland kadınların bilim dünyasında yeterince yer almamasından şikayetçi olduğunu belirtiyor. Yapılan araştırmalara göre bilim dünyasının %95 inden daha fazlasını erkekler oluşturuyor. Donna, kadınların yetiştirilme tarzı itibariyle daha çekingen ve kırılgan olduğunu ifade ediyor. Bunu ifade ederken en yakını olan annesini örnek gösteriyor. Annesi bilimsel bir alanda ilerlemek isterken çevresinin baskısıyla sağlık alanına yönelmek zorunda kalıyor. Ve bundan dolayı Donna’ya asla ideallerinden vazgeçme, istediğin alanda çalış telkininde bulunuyor. Özellikle kadın öğrencilerine; öğren ve öğrendiklerini ifade et diye sık sık uyarılarda bulunuyor.
Röportajında özellikle lise döneminde Kadın olan Kimya hocasından çok etkilendiğini belirtmiştir. Hocasının sürekli deneyler yaparak ve öğrencilere derse veya deneye başlamadan önce sorular sorarak beyin fırtınası yaptırmasının kendi düşünsel alanı üzerinde çok büyük etkisi olduğunu söylüyor.
Kendisine Bilim insanında hangi özellikler olması gerektiği sorulduğunda ise; bilim insanı öncelikle meraklı olmalıdır ve sonrasında diğer insanlarla,(özellikle diğer bilim insanlarıyla) iletişime açık olmalı ve bilgi alışverişinde bulunarak takım çalışmasına yatkın olmalıdır cevabını veriyor.
Öğrencilere ne tavsiye edersiniz sorusuna ise; Her insan ayrı bir bireydir ve eşsizdir. Herkesin ilgi, yetenek ve bakış açısı farklıdır. Bu yüzden herkes sevdiği ve ilgi duyduğu alanda ilerlesin şeklinde bir cevap veriyor.
İşin maddi boyutuna da küçük bir değinelim; Donna Strickland Nobel ödülünün prestijinin yanı sıra Türk lirasıyla yaklaşık olarak 6milyon tl miktarında para ödülünün de sahibi olmuştur.
Umarız bilim dünyasında kadınlar daha çok yer almaya başlar ve Donna Strickland gibi kadınları bilim arenasında daha çok karşılaşırız.
Mustafa Kemal Atatürk’ün “ Ey kahramanTürk kadını sen yerlerde sürünmeye değil omuzlarda üzerinde göklere yükselmeye layıksın” sözü ülkemiz kadınlarına ilham olur.
Ve bilim dünyasında öncelikle ülkemiz kadınlarını sonrasında ise tüm dünya kadınlarını daha çok görürüz. Sevgi ve bilimle kalın…
YORUM YAP
Yorumunuz onaylandıktan sonra yayınlanacaktır. Yorumunuza yanıt verildiğinde mail ile bilgilendirileceksiniz.