Murat Meşe
Web developer, electronic engineer
Sizlere Türkiye’yi de bir zamanlar yakından ilgilendiren bir casusluk hikayesinden bahsedeceğim. Öyle ya da böyle bir şekilde adını duymuş olduğunuz U-2 uçağının kısa bir serüvenine değineceğiz. Casusluk uçağının serüvenine geçmeden önce kısaca 2.Dünya Savaşı sonrasında oluşan bloklaşmaya ve soğuk savaşa değinelim;
2.Dünya savaşından sonra ülkeler hızlı bir silahlanma yarışına başladılar. Özellikle Atom bombasının kullanılmasından sonra ülkeler arasında nükleer silahlanma yarışı başladı. Bu yarışın başını da ABD ve SSCB çekmekteydi. SSCB doğu ülkelerini etkisi altına almaya çalışarak dünyada söz sahibi olmaya çalışıyordu. Buna karşılık ABD Batı Avrupa ülkelerine yardım ederek kendi bloğunu oluşturma yoluna gitmişti. Nihayetinde NATO'nun kurulmasına öncülük etti. Bir Ticari organizasyon olarak kurulan NATO sonrasında askeri ittifaka dönüştü. NATO'nun genelde ABD tarafından kullanıldığı yadsınamaz bir gerçektir. Çin’de komunist devriminin başarılı olmasından sonra ve Kore Savaşından sonra her iki blok da güç kazanmış oldu. Silahlanma ve teknoloji yarışı hız kazanmaya başladı.
Soğuk Savaş dönemi doğrultusunda U-2 uçağının geliştirilmesi sürecine bakalım. ABD atom bombasını bulup kullandıktan sonra Dünyada tek güç haline gelmişti. İstediği ülkeyi dakikalar içerisinde diz çöktürecek bir silaha sahipti. Prof. Dr. Oppeheimer atom bombasını geliştiren teorik fizikçi olarak komunizme ilgi duymaktaydı. Bir şekilde SSCB atom bombasının yapılışını öğrendi ve kendi Nükleer silahlarını üretmeye başladı. SSCB nin nükleer silahlarının geliştirilmesinden Prof. Dr. Oppeheimer sorumlu tutuldu ve casuslukla suçlandı. SSCB nin nükleer bir güce sahip olması ve ABD topraklarının ilk kez başka bir ülkenin silah tehdidi altına girmesinden dolayı CIA ve ABD li yetkilileri çözüm arayışına itti.
CIA yetkilileri Lockhed Martin şirketiyle gizli bir toplantı yaparak SSCB toprakları üzerinde uçabilecek, çok hızlı olacak ve hiçbir radara yakalanmayacak bir uçak üretilmesini istediler. Eldeki teknolojik imkanlar kısıtlı olduğundan dolayı ABD sadece ajanlar vasıtasıyla SSCB den bilgi alabiliyordu. Geliştirilecek bu uçakta son derece gelişmiş fotoğraf makinelerinin yer alması istenmişti. Böylece uçak SSCB toprakları üzerinde uçacak ve her türlü gelişmeyi fotoğraflayabilecekti. Ve uçağın üretimi için soğuk savaş döneminin efsane uçak tasarımcısı Clarence L. "Kelly" Johnson getirildi. Johnson kendisinden ne istendiğini çok iyi anlamıştı. Böylece U-2 uçağının üretim süreci başlamış oldu.
U-2 uçağı ilk deneme uçuşunu 1955 yılında yaptı. 1957 yılında ise taktik görevlere hazır. Adana(İncirlik), Norveç, Japonya ve Pakistan topraklarından kalkan uçak Sovyetler Birliği toprakları üzerinde uçuş görevlerine başlamıştı. Bu uçağın o dönem için muhteşem kabiliyetleri vardı;
Uçağın pilotlar için en zorlayıcı tarafı uçağa binmek için astronot kıyafetleri giyilmesiydi. Pilotlar uçağa binmeden çok ağır teçhizatlar kuşanıyordu.
Uçuşlarına başlayan U-2 uçağı ABD hükümeti açısından beklenenden daha çok başarılı olmuştu. Uçak havalanıp saatlerce SSCB toprakları üzerinde uçuyor ve SSCB sınırları içerisindeki her gelişmeyi fotoğraflayarak ABD ye bildiriyordu. SSCB radarları bu uçağı farketmişti fakat ellerinden herhangi bir şey gelmiyordu. Ellerindeki uçaklar o irtifaya çıkamıyor karadan havaya füzeleri de uçağa yetişemiyordu. Bu yüzden sadece izlemekle yetiniyorlardı. En azından başlangıç itibariyle...
Sovyetler bu uçağı durdurmaya kararlıydı. Ve gizlilik içerisinde bir karada havaya füze geliştirme çalışmasına başladılar. BU füzenin üretim aşaması çok gizli yürütülüyordu. Ve sonunda SA füzelerini üretmeyi başardılar.
O günü U-2 Uçağı pilotu Garry Powers'ın ağzından aktaralım. Güzel bir gündü. Adana(İncirlik) üssünden her zamanki şekilde rutin kontrollerimi yaptıktan sonra uçağa binmiş ve havalanmıştım. Her şey yolunda gidiyordu. SSCB toprakları üzerinde uçuşa başlamıştım. Aniden uçağımın burnu aşağıya doğru gitmeye başladı. Lövyeyi geri çekerek uçağı kurtarmaya çalıştım fakat uçak burun aşağı gitmeye devam ediyordu. Aynadan baktığımda kuyruk kısmından kalkan dumanı gördüm ve uçağın vurulduğunu anladım. Öncelikle fırlatma koltuğunu çekerek atlamayı düşündüm fakat koltuk çok dar olduğu için ayaklarımın kopması yüksek ihtimaldi. Bu yüzden alternatif çıkış yollarını değerlendirmeyi düşündüm. İrtifa kaybetmeye devam ediyordum. Sonra uçağım iki füze darbesi daha aldı. Sonra kanada çıkıp atladım. Paraşütüm açıldı ve hızlıca Sovyet topraklarına doğru iniyordum.
Sovyetler geliştirdikleri Sa füzesiyle U-2 uçağını düşürmeyi başarmışlardı. U-2 uçağına 14 adet füze fırlatılmıştı. Bu füzelerden bir tanesi de U-2 uçağını önlemek için kalkan Mig uçağını vurmuştu.(Yani kendi uçaklarını.) Uçak düşer düşmez pilotun indiği yeri takip etmişler ve pilot alıp hemen sorguya çekmişlerdi SSCB başlangıç itibariyle pilotun sağ olduğunu saklamıştı.
U-2 uçağı pilotları için özel teçhizatlar tasarlanmışt. 14 dilde ben ABD pilotuyum lütfen yardım edin şeklinde bir yazı taşıyorlardı. Ayrıca bir miktar Rus rublesi, dondurulmuş yiyecek, tabanca, bıçak gibi çeşitli teçhizatlar da pilotların ekipmanları içerisinde yer almaktaydı. Ayrıca olur da yakalanma ihtimali olursa diye pilotlar boyunlarında içerisinde zehirli bir iğne olan gümüş bir dolar taşımaktaydı. Yakalanma anında pilot bu zehirli iğneyi kullanarak intihar etmeliydi.
Fakat Gary Powers bu iğneyi kullanmadı. Sovyet istihbaratı KGB tarafından sorguya alındı. Uçağın düştüğü ABD ye bildirilince ABD hükümeti bir meteoroloji uçaklarının kaybolduğunu ve büyük bir ihtimalle düştüğünü açıkladı. Pilotun sağ olmasına ihtimal vermiyorlardı. Bu açıklamadan hemen sonra SSCB pilotun sağ olduğunu ve uçağın bir casus uçağı olduğunu Dünya kamoyuna duyurdu. ABD hükümeti politik anlamda çok zor durumda kaldı. Uçağın düşmesinden kısa bir süre önce başlatılan iyi niyet adımları SSCB tarafından askıya alındı ve ABD hükümetine saldırgan ve barışçı olmayan tavırlarından dolayı SSCB tarafından nota verildi.
Ayrıca SSCB hükümeti Türkiye ve Norveç'i açık açık tehdit ederek; Herhangi bir şekilde benzer bir Abd uçağı hangi ülkeden kalkmış olursa olsun sorgusuz sualsiz SSCB hükümeti tarafından bombalanacaktır. ifadesini kullanıldı.
Gary Powers yakalandıktan sonra iki ay içerisinde mahkemeye çıkarıldı ve 10 yıl hapse mahkum edildi. O dönem için ajan değişim faaliyetleri sık sık gerçekleşmekteydi Hapiste iki yıl geçirdikten sonra SSCB ajanı Albayla Berlin köprüsünde takas edilerek ülkesine döndü.
Ülkesine döndükten sonra büyük bir kamoyu desteği bekleyen Gary Powers hayal kırıklığına uğradı. Neredeyse vatan haini ilan edilmek üzereydi. ABD hükümeti tarafından defalarca mahkemeye çıkarıldı ve CIA tarafından sorgulandı. Kendisine zehri neden kullanmadığı, Sovyetlere neler anlattığı ve kamera imha sistemlerini neden çalıştırmadığı soruldu.
Gary Powet, sonrasında Lockhed Martin şirketinde test pilotu olarak yaşamına devam etti. 1972 yılında şaibeli bir helikopter kazasında hayatını kaybettti.
U-2 uçağının elde ettiği bilgiler neticesinde ABD, Sovyetlerin sanılandan daha fazla nükleer silah kapasitesi olduğunu öğrendi. Bunun üzerine Norveç ve Türkiye'ye yerleştirmiş olduğu Jupiter füzelerini arttırdı. Sovyetler buna karşılık olarak Küba'ya nükleer başlık kapasitesine sahip füzeler yerleştirdiler. Dünya bir nükleer savaşın eşiğine geldi. Soğuk Savaş döneminin en önemli olaylarından biri olan Füze krizi bu şekilde oluştu. (Füze krizi ve Domuzlar körfezini başka bir yazıda ele almayı düşünüyorum:))
Bu konuyu ele alan Casuslar köprüsü filmini izleyebilirsiniz.
YORUM YAP
Yorumunuz onaylandıktan sonra yayınlanacaktır. Yorumunuza yanıt verildiğinde mail ile bilgilendirileceksiniz.