post-thumb

Filmin İçinde Olmak: At Dead Of Night

Eminim ki birçoğunuz izlediğiniz filmlerdeki karaktere "ben olsaydım böyle yapardım" şeklinde yorumlarda bulunmuşsunuzdur. İşte At Dead of Night da tam olarak size bunu sağlıyor. Oyunda gördüğünüz her şey, insanlar ve mekanlar da dâhil her şey gerçek ve ana karakteri de siz yönetiyorsunuz. Peki, oyunun hikâyesi nedir? 

Bir grup gencin şehirdeki müzik festivali için kalacak yer ararken deniz manzaralı bir otele denk gelmesiyle başlıyor olaylar. 
Maya adındaki ana karakterimiz, telefonda arkadaşına nerede olduklarını sorar ve bu oteli bulur.

Her şey buraya kadar normalmiş gibi hissedebilirsiniz ancak şu oteli gördüğünüzde hislerinizin bir kısmını kaybediyorsunuz. Tabi durum otelin görüntüsüyle de kalmıyor. Bir gün için geldiğiniz otelde sıkışıp kalıyorsunuz, yetmiyor otelin çok farklı sırlar barındırdığını da korkudan tir tir titreyerek öğreniyorsunuz. 
Hikâyesine de kısaca değindiğimize göre sıra oyunun oynanışına geldi. Tamamen gerçek 
unsurlar kullanılarak yapılan bir oyunun oynanışının sığ olması beklenebilir. Evet, diğer oyunlarla kıyasladığımızda çok fazla kullanılabilir tuş yok, hatta oyunu neredeyse tamamen fare ile oynuyoruz ancak buna rağmen çok kısıtlı bir oynanış sunmuyor aslında. Etkileşimde olunan çok fazla nesnenin bulunması, hikâyenin sürükleyici ve gergin havası oynayışı aktifleştirip eğlenceli hâle getiriyor. 

Oyun, gerçek kişi ve mekanlar kullanılarak yapıldığından ötürü diğer birçok oyunda beni rahatsız eden etkileşim dinamikleri burada göze çarpmıyor. Mesela kapıyı açarken cidden karekterimiz elini uzatıyor, kapıyı öyle açıyor ya da çekmeceyi açmaya çalışınca çekmece kendiliğinden açılıyormuş gibi durmuyor, karakterimiz onu da elleriyle açıyor. 

Bu hoş detayın yanında bir de oyunu gerici yapan unsurlarını inceleyelim. Arka fonda çalan müziğin -ya da uğultu diyelim- tüyler ürpertmesi bir yana kapı deliğinden ya da kapı gözetleme deliğinden odaları izlemek gibi mekaniklerin de yer alması oyunun gerçekçiliği arttırmakla kalmayıp sizi 
oyun dâhil ediyor. Bu dâhil olma hissi de sizi hep diken üstünde tutuyor zaten. 
Vee bu oyunumuzda hayalet avına çıkıyoruz. Ama korkmanıza gerek yok, bu hayaletler yol gösteriyor ve bize otelde yaşananlar hakkında ipuçları veriyorlar. Her ne kadar bu korkunç yerden çıkmak gibi bir amacımız olsa da zaman içerisinde otelde ölen insanların hikâyelerini de öğrenmek bizim bir diğer amacımız hâline geliyor. Tıpkı What Remains Of Edith'teki gibi hikâyeler toplamaya başlıyoruz. "Peki, hayaletlerle nasıl iletişim kuruyoruz" diye soracak olursanız elimizde bir adet ayna ve bir adet de eski tip radyo var. Ayna ile yaşananlardan kesitler görürken radyo sayesinde de onlara sorular yöneltebiliyoruz. 

Buraya kadar anlattıklarım çok güzelmiş gibi duruyor ancak bilirsiniz ki bu tür oyunlar sıklıkla bir yönteme başvururlar: Jumpscare. Evet, bu oyunda bolca var. Bazen can sıkıcı bir hâl alabiliyor olmasına rağmen oyundan soğuyacak raddeye gelmiyorsunuz. Peşinizde sizi kovalayan tek bir kötü adam var olmasına karşın jumpscare'lerin çoğunu oyunda bir anda belirip karşısındakiyle konuşan hayaletlerden yiyorsunuz. 
Bonus: Oyunun yapay zekası boş değil. 
 
Bonus: Hem de hiç değil. 


Kaynakça:
Easter GamersTV- At Dead of Night


Okunma Sayısı:

Furkan Sadık Öz

Furkan Sadık Öz

YORUMLAR

YORUM YAP

Yorumunuz onaylandıktan sonra yayınlanacaktır. Yorumunuza yanıt verildiğinde mail ile bilgilendirileceksiniz.