Heybe
Heybemde
biraz ekmek kırıntısı
Saf
biraz sevgi, birazcık şiir
Üç
beş kağıt bi’ kalem
Bi’
de sahil kenarında ben
Tam
olmuşuz, şimdi ufka bakalım
Suyun
kumsala çarpışını izleyelim ben ve heybem.
Güneşin
halleri…Gelgiti ne de mahcup
Batınca
bir parça ay bırakır, doğunca apaydınlık..
Tıpkı
heybem…
Anlatmalıyım değil mi buyurun efendim...
Umuda
yükselişinden tanırım onu
Ellerinin
titremesinden yüreğinden daha çok
Renginden
tanırım onu sapsarıdır görünür
Gözlerinden
bakıversen masmavidir çırpınışı
Bir
seslense bülbül, bir sussa mahşer
Bir
görse deniz, bir yürüse ormanlar yürür
Buz
keser evreni kırılsa uçuşunda bir kuş
Çırpınsa
gök, dursa binlerce yüz
Ellerinden
tutuversen mesut çok sürmeden
Bırakıversen
yapayalnız bir dağ
Dağ
gibi ama kuytusu kuyunun
Çılgın
bir çocuk gibi, bir o kadar saçı ak
Yüreği
solgun, eli titrek, gözü dalgın, aklı şaşmış
Bir
haykırması var gecelerde düğüm düğüm
Bir
sevinci var yüreğine sığmaz sözcükleri
Gelgitiyle
meşhur bir heybe var
O
heybe, bu heybe...
Okunma Sayısı: 823
YORUM YAP
Yorumunuz onaylandıktan sonra yayınlanacaktır. Yorumunuza yanıt verildiğinde mail ile bilgilendirileceksiniz.