Sizden Gelenler
Sizden gelen yazıları yayınlıyoruz
Hiç aşık oldunuz mu ya da hangi özelliklere sahip birine aşık olabileceğinizi hayal ettiniz mi? Sizin gibi insanlık tarihi boyunca filozoflar ve sanatçılar da aşkın neliği ve kaynağı üzerinde kafa yorup önemli çalışmalar yapmışlardır.Aşk hemen her insanı çağlar boyunca ilgilendiren bir konu olmasına rağmen bu duygunun somut temellerde anlaşılabilmesi ve bu duyguyla insanın kendi benliği arasındaki ilişkinin ortaya çıkarılması 20.yüzyılda gerçekleştirildi.
Aşkla ilgili bu kuramlardan bazıları Rubin'in aşk ve hoşlanma ayrımı; Berscheid ve Walster'in tutkulu aşk; Walster ve Walster'ın tutkulu aşk ve arkadaşça aşk sınıflandırması; Davis ve Tood'un aşk ve arkadaşlık arasındaki benzerlik ve farklılık üzerine çalışmaları; Sternberg'in üçgen aşk kuramı; Lee'nin aşk biçimleri sınıflandırması; Hazan ve Shaver'in romantik bağlanma olarak aşk yaklaşımı; Aron ve Aron'un kendiliği genişletme yaklaşımı; Buss'un evrimsel yaklaşımıdır.
Bu kuramlardan Sternberg ve Lee’nin görüşlerini anlatmadan önce yakın ilişkilerin(aşk ya da sevgi) üzerinde duralım.İnsanın psikososyal gelişimi açısından genç yetişkinlik döneminde sağlıklı ve doyum sağlayan yakın ilişkiler kurup evlilik hayatına hazırlık yapmak oldukça önemlidir.Bu dönemde birey karşı cinse yönelip bağlılık duyma arayışındadır.Deneme-yanılma da diyebileceğimiz bir yolla bağlılık geliştirebileceği bir insana gereksinimi vardır.İki insan arasındaki bağlılığın oluşum sürecini Bernstein ve arkadaşları aşamalı bir ilişki gelişim modeliyle açıklamışlardır.Onlara göre ilk aşamada yani sıfır ilişki düzeyinde iki insan tamamen birbirinden habersizdir.Farkındalık düzeyinde biri ya da ikisinin farkındalığı olmakla birlikte iki kişi arasında henüz doğrudan bir ilişki söz konusu değildir ve bu aşamada birbirleriyle ilgili izlenimler oluşturulur.Yüzeysel ilişki düzeyinde doğrudan etkileşim kurulur ama konuşmalar yüzeyseldir ve ilişkileri sosyal rollerle tanımlanabilir.Son aşama olan ortaklık düzeyinde ise inaçlar, tercihler, amaçlar hakkında birbirine açılmayla başlayıp gittikçe kuvvetlenen özel bir ilişki meydana gelir.
Aşk olgusuyla ilgili kapsamlı araştırmalar yapan Sternberg’in Üçgen Aşk kuramından bahsedersek ona göre aşk üç bileşenden oluşmaktadır: Mahremiyet/yakınlık, tutku ve bağlılık.Mahremiyet duygusal yakınlığı ve duyguların yoğun paylaşılmasını ifade eder.Tutku güdüsel bileşendir.Çekicilik ve arzu etme ile ilgilidir.Bağlılık ise kişinin ilişkiyi sürdürme niyetini yansıtır.Yakınlık, tutku ve bağlılık unsurlarının kombinasyonları Üçgen Aşk kuramı çerçevesinde 7 aşk biçimini ortaya çıkartır.
Bunların dışında aşksızlık biçimi de vardır.Bu durumda üç unsurdan hiçbiri bulunmaz.Bu tür ilişkilerde arkadaşlık bile söz konusu olmayıp zorunlu etkileşimler söz konusudur.
Bunlara ek olarak Sternberg bir ilişkinin başarılı olması için çiftlerin sahip olduğu aşk biçiminin birbiriyle uyumlu olması gerektiğini belirtmiştir.
Sternberg gibi aşk konusunda dikkat çeken araştırmalar yapan bir başka araştırmacı Alan Lee’dir.Aşkın Renkleri kuramında doğada nasıl üç ana renk varsa ve diğer bütün renkler bunların karışımından ortaya çıkıyorsa Lee de üç birincil aşk biçimi ve bunların sentezinden meydana gelen ikincil aşk biçimleri öngörmüştür.Birincil aşk biçimleri tutkulu aşk, oyun gibi aşk ve arkadaşça aşktır ve sırasıyla kırmızı, sarı, mavi renklerine benzetilmiştir.
Bu aşk çeşitlerinin bir araya gelmesiyle mantıklı aşk, sahiplenici aşk ve özgeci aşk olmak üzere ikincil aşk stilleri ortaya çıkar.
Lee bu aşk biçimlerinin farklı bileşimleri yapılarak aşk stillerinin sayısının çoğaltılabileceğini belirtmiştir.Ancak birincil ve ikincil aşk biçimlerinin toplumda en fazla gözlemlenen aşk biçimleri olduğunu vurgulamıştır.Sternberg gibi Lee de çiftlerin aşk biçimlerinin benzer olmasının ilişki doyumunu arttırdığını belirtmiştir.Ayrıca ona göre hepimiz yaşamımızda bu aşk türlerinden birini ya da birkaçını deneyimlemekle birlikte tercih ettiğimiz aşk biçimi bir ilişkimizden diğerine farklılık gösterebilmektedir.
Bütün bunları düşündüğünüzde siz hangi aşk türlerini deneyimlediniz ve yaşamayı umduğunuz bir aşk türü var mı?Lee’nin belirttiği gibi özgün bir aşk yaşamanız dileğiyle…
Kaynakça
Tüfekçi, S. (2008) Romantik İlişkilerde Genç Yetişkinlerin Aşka İlişkin Tutumları ve Kişilik Özellikleri: Transaksiyonel Analiz Ego Durumları Açısından Bir Değerlendirme. Yayınlanmış Yüksek Lisans Tezi, Marmara Üniversitesi Eğitim Bilimleri Enstitüsü, İstanbul.
Ercan, H. (2016) Üniversite Öğrencilerinin Aşk Stillerinin Demografik Değişkenler ve Ana ve Babaya Bağlanma ile İlişkisi. Eğitim Bilimleri Dergisi, 7(1), 25-37.
Atak, H. ve Taştan, N. (2012) Romantik İlişkiler ve Aşk. Psikiyatride Güncel Yaklaşımlar, 4(4), 520-546.
YORUM YAP
Yorumunuz onaylandıktan sonra yayınlanacaktır. Yorumunuza yanıt verildiğinde mail ile bilgilendirileceksiniz.