post-thumb

Belki De Yolun Kısalığı Bir Yere Varmamasındandır


"Zorluklar hayatımızın bileği taşıdır. Biz onlara sürtüne sürtüne keskinleşiriz."

-Gassion


Her sistem kendini sürekli olarak yeniler ve günceller. Bu güncelleme esnasında bazı "kilit maddeler"e dokunulmaz. Çünkü bu maddeler sistemin olmazsa olmazları olarak kabul edilir ve genellikle bu ilkelerden taviz verilmez. Bu yazımda sizlere öğretim yöntem ve teknikleri içerisinde yer alan temel ilkelerden "ekonomiklik" ilkesinin kendimce kısa bir eleştirisini yapacağım.
Öncelikle nedir bu ekonomiklik ilkesi ondan bahsedelim. En genel tanımıyla ekonomiklik; az zamanda, az emek harcayarak çok fazla beceri kazandırmaktır. Mesela öğrencilerinize "Osmanlı'da iç isyanların çıkmasının nedenlerini" öğretmek istiyorsunuz. Bunu anlatmak hem sıkıcı hem de uzun zaman alacağından öğrencilerinize yaratıcı drama yaptırıyorsunuz. Öğrenciler kendileri keşfederek, fikir yürüterek ve düşünerek bunun nedenlerini buluyorlar ve aynı zamanda da iletişim, grup aktivitesi, topluluğa uyum gibi yan becerileri de öğretmiş oluyorsunuz. Birkaç dakikalığına düşündüğümüzde gerçekten bu şekilde olması pratikliği ve ekstra kazanımları da beraberinde getirdiği için güzel gibi duruyor. Peki, ya öyle değilse? Mesela sınıfın bir kısmı katılamadı bu uygulamaya, onlarda bu özellikler gözlenebilir mi? Her ders ya da her kazanım bu tür etkinliklere uygun mu? Kısa ya da kestirme her yol bizi bahçeye götürür mü peki? Ya da son olarak şunu sorayım: Zor ve zaman alıcı olan her şey işe yaramaz ve gereksiz midir? Her ne kadar genelleme içerse de bu konuda Bernard Shaw'ın sevdiğim bir sözü vardır: "Eğer yürüdüğünüz yolda hiçbir zorluk yoksa o yol sizi hiçbir yere götürmez." Bazen bir konuda harcanan yoğun çaba, birçok kazancı da beraberinde getirebilir. Bazı insanlar büyük bir yanılgı içerisindedir bu konuda. "Hemen ve yorulmadan gerçekleştiriliyorsa en iyi odur" derler. Öğrencilere yaratıcı drama yaptırmak o an gerçekleştiği için hızlı, kolay ve birçok öğrenmeyi beraberinde getirir gözüyle bakarlar ama etkinlikler hazırlamak, maket yapmak ya da yaptırmak, tartışmalara yer vermek çoğu eğitimcinin gözünde dersi işgal eden büyük bir zaman kaybıdır. Bunlara yer veriliyorsa da 5-10 dakikayı geçmemesi istenir. Oysa her insan birbirinden farklıdır ve kimin nasıl öğreneceğini tam olarak bilemezsiniz. Bundan dolayı bazı şeyler zaman alabilir ve çok değer verilen ekonomiklik ilkesi bir toz bulutuna karışabilir.

Onların açısından baktığımızda aktarılması gereken çok fazla konu, kazandırılması gereken birden fazla beceri yer almakta programda. Peki, bir öğretmenin ne kadar vakti var bir okul günü içerisinde? En fazla 2 ders ve ders başı 40 dakika dersek toplamda 80 dakika. Hâliyle bu da gereğinden fazla pratik ve "ekonomik" olmayı gerektiriyor. Ancak zaman hapsine düşmüş bir eğitimci, dolayısıyla hapishaneden kaçmak için en kestirme yolu tercih etmek zorunda kalıyor. Bundan dolayı da ya gardiyanların odasında ya güvenliğin yanında ya da direkt olarak hapishane müdürünün altında buluyor kendini. Bazı eğitimcilerimiz bu yolla çıkışı güzel bir şekilde bulabiliyor ama az çabalayacağım derken fazla enerji harcadıklarını sonradan fark ediyorlar. Bazıları ise "oysa bu yol en kısa yoldu, neden yine zaman hapsime döndüm" diye hayıflanırken bulurlar kendilerini. Peki ne olmalı ya da ne yapılmalı? Bana kalırsa ilkeler ya da en azından ekonomiklik ilkesi esnetilmeli. "Olursa güzel olur ama olmazsa da oldurmak için çaba harcanmamalı, diğer yollara başvurulmalı" düşüncesi benimsenmeli. Bu ilkeyi uygulayamayıp bu ilkede diretmek, zor yolları benimsemekten daha fazla vakit kaybettirir çünkü. Ekonomiklik ilkesinin sürekli olarak vurgulanması, bu ilkede takılmaya yol açar ve bu takılma zamanla takıntı hâlini alır. En kısa, en pratik yolu düşüneceğim ya da bulacağım diye düşünürken önümüzde duran yolu bulamaz hâle gelebiliriz en basitinden. Ayrıca en az çabayı sarf ettik diye sevinirken bir yandan da "neden öğrenemediler ki" yanılgısına da düşebiliriz. Bu yüzden bireysel farklılıkları da göz önünde bulundurmamız ve herkese uygun bir eğitimi ilke olarak belirlemeliyiz.


Okunma Sayısı:

Furkan Sadık Öz

Furkan Sadık Öz

YORUMLAR

YORUM YAP

Yorumunuz onaylandıktan sonra yayınlanacaktır. Yorumunuza yanıt verildiğinde mail ile bilgilendirileceksiniz.