Emel Özcan
Psikolojik Danışman
Gönlüme bir ateş
düştü yanar ha yanar yanar
Ümit gönlümün ekmeği umar ha umar umar
Sevgili Cem
Karaca’nın bu anlamlı şarkı sözleriyle başlamak ve yazıyı okuduktan sonra
tekrar dinleyip yeni algılarımıza kucak açmak istiyorum. Melodisi kulağınızda
çınlasın.. J
10 Aralık 2020’de yayınlanan TÜİK verileriyle birlikte aslında işsizliğin nasıl bir noktada olduğunu ve psikolojimizi nasıl etkilediğinin gözden kaçırıldığını görmekteyiz. Gittikçe çoğalıyor ve yalnızlaşıyoruz.
Türkiye genelinde 15 ve
daha yukarı yaştakilerde işsiz sayısı 2020 yılı Eylül döneminde geçen yılın
aynı dönemine göre 550 bin kişi azalarak 4 milyon 16 bin kişi oldu. İşsizlik
oranı 1,1 puanlık azalış ile %12,7 seviyesinde gerçekleşti. Tarım dışı işsizlik
oranı 1,5 puanlık azalış ile %14,9 oldu (Tes-İş, 2020).
Tüm bu veriler incelendiğinde aslında işsizlik oranın azaldığı düşüncesine kapılıyoruz. Madem oran azaldı neden biz bu haldeyiz dediğinizi duyar gibiyim. Şu tabloyu incelemek bile içsel sorgulamaya götürebilir “Peki neden ben işsizim?, Çevremdekiler neden işsiz? , Sorun bizde mi?” gibi düşüncelere yoğunlaşabilir ve hatta anksiyete, depresyon düzeylerinde artışa neden olabilir!
TÜİK'in işsiz saymadığı ve işgücüne dahil etmediği “iş aramayıp çalışmaya hazır olanların” sayısı, Eylül 2019-Eylül 202 döneminde 1 milyon 890 bin artışla 4 milyon 136 bine yükseldi (Sözcü, 2020).
Ve bu veriler gösteriyor ki aslında sayının çok fazla ama yansıtılan miktar tanımlamasından dolayı oranın düşmüş (gibi!) olduğunu görüyoruz.
İşsiz kalan gençlerin ise çeşitli iş kollarına ve kayıt dışı
çalışmalara yöneldiğine şahit oluyoruz.
Bu verileri vermekteki amacım durumun gözünüzde somutlaşmasını
sağlamaktı. İşsizlik yaygınlaşıyor ve işsizliğin normalleşmesine doğru
evriliyoruz. Peki, bu durum psikolojimizi nasıl etkiliyor?
İşimizin olması, çalışmak hayatımızın en önemli amaç hatta
araçlarından biri olarak görülüyor. Düşünsenize yıllarca okuyor, çabalıyoruz ve
insanların size sorduğu ya da ilgilendiği konu ne kadar geliştiğiniz değil,
çalışıp çalışmadığınız oluyor. Çalışmayı hayat gayesi olarak görüyor, iş
bulamadığınızda kendimizi başarışız olarak nitelendiriyor, nitelendiriliyoruz. Etiketlendirilmiş
hissediyoruz.
Çalışmanın en büyük faydalarından biri ekonomik gelir elde
etmek olsa da aslında fark etmediğimiz ve hayatımıza güzel bir şekilde
etkileyen birden çok şey bulunuyor. İş yeri arkadaşlıkları edinmek
sosyalleşmemizi sağlıyor. Sadece iş yeri ortamında kurulan iletişim bile ilişki
içerisinde olmanın verdiği hazzın ortaya çıkmasına olanak sağlayabiliyor. Başa
çıkma becerilerinin en güzel örneklerinden biri olan katkı sağlamayı, faydalı
bir şey yapmayı iş yerinde deneyimliyor, doyum sağlıyoruz. Sosyal statü
kazanmanın verdiği mutluluğu tadıyor,
bir yere ait olmanın verdiği güven duygusunu yaşıyoruz..
Çalışırken farkında olmadığımız tüm bu katkılardan; iş
bulamadığımız, işsiz kaldığımız dönemlerde de mahrum kaldığımızın farkında
olamıyoruz. Çoğu zaman ekonomik götürülerinin konuşulduğunu görsek de
psikolojik sağlamlığımızı ne derece ve nasıl etkilediğini fark edemiyoruz. Ve
bunlara maddi sıkıntıların yarattığı sorunlar eklenince psikolojik sorunlara
yelken açıyoruz.
Bu noktada ise Maslow’un İhtiyaçlar Hiyerarşisi ve işsizlik
arasındaki ilişkiye değinmek gerektiğini düşünüyorum. Fizyolojik ihtiyaçlar,
Güvenlik, Sevgi/Ait Olma, Saygı/Statü, Bilme/Anlama, Estetik ve Kendini
Gerçekleştirme olarak 7 ihtiyaçtan oluşan bu hiyerarşi temel motivasyon
süreçlerimizden oluşuyor. İşsiz kalmak güven aşamasını oluşturmakla birlikte
maddi yetersizlik nedeniyle temel fizyolojik ihtiyaçlarının karşılanamamasına
neden olabiliyor. Bu iki ihtiyacın karşılanmaması ise diğer ihtiyaçlarımıza
ulaşmamıza engel oluyor. Bu süreci; bir bebeği açtığımızda diğer bebeğe
ulaşabildiğimiz ve her seferinde büyüyerek en büyük bebeğe ulaştığımız matruşka
bebeklerine benzetebiliriz. İşsiz kalınan durumlarda, ilk aşamada kalıp ikinci
bebeğe geçememek temel motivasyonun azalmasına ve öğrenilmiş çaresizlik sürecine
geçmeye neden olabiliyor. Bu durum ise işsizsin sen işsiz kal algısına yol
açabiliyor, kendinize bir işi hak
etmediğinizi söylemelere kadar gidebiliyor. Depresyon, anksiyete, toplumsal ve
aile içindeki çatışmalar, öz saygı ve kendine güven duygusunun zedelenmesi gibi
bir çok problemin ortaya çıkmasına olanak sağlıyor..
Hele ki kendi mesleğini icra edememenin yaygınlaşmaya başladığı ülkemizde farklı yollara girişmek durumunda kalmanın yarattığı hayal kırıklığı ile birlikte hayata devam etme mecburiyetiyle yapılan adımlar.. ‘Gözümde tomurcuk yaşlar ağır ağır doğruldum. Ustam geldi, sırtıma vurdu, unut dedi romanları. İşçisin sen işçi kal giy dedi tulumları..’
İşsizlik konusundaki
motivasyon eksikliğinde hiyerarşiyi hatırlamanızı istiyorum. Aç kaldığında,
susuz kaldığında gösterdiğin motivasyonun ve giderilmesi için atılan adımların
sonuç verdiğini görebiliyorken; bir durup nefes alıp işsizliğiniz için neler
yapılabileceğini sağlıklı adımlarla tekrardan gözden geçirebileceğinizi
biliyorum. Çevremizin ve aile faktörlerinin sosyal destek sağlaması bu sürecin
en önemli hususlarından. Bir diğeri de bu konuda deneyimli, rol model olacak
kişiyle konuşmak. İş bulamamak senin, benim veya bir diğerinin suçu değilken bunu
suç unsuruna dönüştürüp hele ki öz güvenini zedeleyici etiketlemeler yapmak
yerine yalnız olmadığını, destek alabileceğini ve atlatabileceğini görmek
iyileşmenin en güzel unsurlarından biri.
Her şey bir motivasyonla başlar ve en güzel sonuçlar için en ufak bir yerden ‘başlamak’ gerekir..
O romandaki hayali belki gerçek yapmaya J
Cem Karaca'ya sevgi ve saygıyla..
Kaynak:
Sözcü. (Aralık, 2020). İşsizlik rakamları açıklandı. https://www.sozcu.com.tr/2020/ekonomi/son-dakika-issizlik-rakamlari-aciklandi-31-6161287/?utm_source=dahafazla_haber&utm_medium=free&utm_campaign=dahafazlahaber 28.12.2020 tarihinde alınmıştır.
Tes-İş. (Eylül, 2020). İşgücü İstatistikleri. http://www.tes-is.org.tr/news-detail/349/TEMMUZ-2020--%C4%B0%C5%9ES%C4%B0ZL%C4%B0K-ORANI 28.12.2020 tarihinde alınmıştır.
YORUM YAP
Yorumunuz onaylandıktan sonra yayınlanacaktır. Yorumunuza yanıt verildiğinde mail ile bilgilendirileceksiniz.