PSİKOTERAPİDE MİZAH
PSİKOTERAPİDE MİZAH
Mizah gündelik hayatımızın içinde en sık karşılaşılan olgulardan bir tanesidir. Mizah, eğlenme, gülme, espri yapma, iğneleme gibi anlamların bir bütünü niteliğini taşıyabilir. Yaşadığımız, içinde bulunduğumuz bir durumu gülünç ve eğlenceli yanlarıyla ele alabilmek bizi çok iyi hissettirebilir. Mizah anlayışı, samimiyetimizi, özsaygımızı, iyimserliğimizi beslerken aynı zamanda kaygı, üzüntü ve zorluklar karşısında başa çıkma mekanizmalarımızı güçlendirir. “Mizah duygusu geliştirme ve olayları mizahi bir ışık altında görme çabası, yaşama sanatında ustalaşırken öğrenilen bir hiledir.” der Victor Frankl. Frankl’ın bunu demesi çok değerli çünkü kendisi Nazi toplama kamplarında ölümle yüz yüze olduğu zamanlardan sağ çıkabilmiştir ve iyimserliğinin bu konuda ona çok yardımcı olduğunu söylüyor. Mizah ise iyimserliğimizi güçlendiren önemli bir duygudur. Aynı zamanda fizyolojik olarak da mizahın vücut dengesini ve oksijen dolaşımını sağlama, kan basıncını düzenleme ve sindirimi kolaylaştırma gibi yararları bulunmaktadır. Bir kimse güldüğünde hipofiz bezi, doğal ağrı kesici olarak endorfin adı verilen hormonları üretmekte, endorfin sistem içerisinde yayıldığı zaman uyuşturucu ilaçlara benzer etki yapmaktadır. Böylelikle bireyler daha iyi daha enerjik ve daha az stresli hissetmektedir.
Mizahın psikoterapideki konumuna baktığımız zaman terapide kullanımının terapötik bir etkisi olduğunu söyleyip kendi süreci içerisinde yer veren kuramlar olduğu gibi mizahın yıkıcı bir etkisi olduğunu söyleyenler de var. Uygulamalı ve Terapötik Mizah Derneğine göre terapötik mizah, yaşamda karşılaşılan durumların saçmalıklarını ve uyumsuzluklarını eğlenceli şekilde keşfetmeyi, açıklamayı ya da anlamayı sağlayan, sağlığı ve iyilik halini destekleyen bir müdahale olarak açıklanmıştır. Aslında psikolojik olarak bir rahatsızlık yaşamamız durumun sosyoişlevsel bir bozukluğa dönüşerek hayatımızı kısıtlaması ve yaşam alanlarımızda bizi çeşitli zorluklarla karşı karşıya getirmesidir. Bu bakımdan danışanların sorunlarını mizahla ele almak bu zorlukların ciddiyetini düşürmede çok önemli bir rol oynayabilir. Psikanalitik terapide mizah, yasaklanan şeylerden zevk almanın en kabul edilebilir yolu olarak görülmektedir. Yasaklanmış cinsel ve saldırgan düşünceler, şakalar aracılığıyla sanki ciddi değilmiş gibi paylaşılma olanağı elde etmektedir. Dolayısıyla Freud’a göre mizah “bir boyun eğme değil, bir başkaldırıdır.” Varoluşçu Yaklaşım’da Rollo May, mizahın işlevini bireyin benliği ve problemi arasında mesafe hissi oluşmasını sağlamanın ve problemine uzaktan bakmanın sağlıklı bir yolu olarak ele almıştır. Nazi kamplarından kurtulup psikoterapi ile ilgili çalışmalarında mizahtan yararlanan Victor Frankl toplama kamplarından şu şekilde söz etmektedir: “Beklenmedik bir biçimde hepimizde acı bir espri yeteneği gelişmişti. Biliyorduk ki komik hayatlarımızdan başka kaybedecek bir şeyimiz yoktu. Mizah ruhumuzun kendini kullandığı silahlardan biri, birkaç dakikalığına da olsa insan yaşamında uzaklığı ve her durumdan kurtulabilme yeteneğini geliştiren tek şeydi.” Ellis mizahı yoğun, güçlü ve duygusal terapötik noktalara ulaşmak için planlı bir şekilde kullanmıştır. Çalışma gruplarında ve terapilerde mizahi şarkılar söylemiş ve kendilerini kötü hissettiklerinde insanları şarkı söylemeye teşvik etmiştir. Gerçeklik Terapisinde mizahın değişimi cesaretlendirmesi ve spontan olarak kullanılması üzerinde durulmaktadır. Terapist mizahı uygun şekilde kullandığında, danışanlar duygusal bir acıya yeni bir bakış açısıyla bakarak daha önce onlara rahatsızlık veren durumlara gülebilme olanağı elde etmektedir. Bireysel Terapi’de Adler, danışanların karşılaştıkları zor durumları daha hafif olarak algılamasını sağladığı için belirli bir nevroza ilişkin ‘komik durumları’ açığa çıkarmanın iyi bir yol olabileceğini savunmuştur. Tabi mizahın kullanılmasının riskleri de yok değil. Psikoterapist Profesör S. Gladding zamanlamanın önemini vurgulamakla beraber mizahın yanlış kullanıldığı durumları şu şekilde açıklamış: a) terapist, mizahı danışanın kaygılarıyla uğraşmaktan kaçınmak için kullandığında, b) danışanın terapi almak için yeterli nedenlerinin olmadığı düşünüldüğünde, c) bir tür bastırma olarak değerlendirildiğinde ve d) çok sık kullanılmasıyla sıkıcı hale geldiğinde mizahın kullanımı uygun olmamaktadır. Bazen de çatışmadan kaçınmak için ve direnç olarak da mizah kullanılabiliyor. Danışanların geçmiş yaşantılarının da mizahı yorumlamada önemli bir etkisi olabilir. Mizahın kullanımı sırasında dikkatli olmak, sonucunu takip etmek ve belirli bir çerçevede kalmak en sağlıklısı olacaktır bu noktada.
Sonuç olarak ince bir mizah anlayışına sahip olmak terapist için güçlü bir niteliktir diye düşünüyorum. Riskleri ve avantajları değerlendirdiğimizde dikkatli ve sınırları gözeten bir terapist ve iyileşmeye açık bir danışan mizahla harika bir ilerleme kaydedecektir. Yaşadığımız olayların bizi depresif bir uçuruma sürüklediği zamanlarda mizahın yanı başımızda duran ve uçurumun başındaki ağaca sağlam bir şekilde bağlanan güçlü bir ip olduğunu düşünüyorum. Yani kendimizi yukarı çekmek için bütün koşullar hazır bence.
Okunma Sayısı: 2717
YORUM YAP
Yorumunuz onaylandıktan sonra yayınlanacaktır. Yorumunuza yanıt verildiğinde mail ile bilgilendirileceksiniz.