post-thumb

Vicdanları Sorgulatacak Deneyler Serisi: Küçük Albert

İnsanlar hayatları boyunca birçok gerçeği deney yoluyla öğrenmişlerdir. bu deneylerin çoğu merakı giderse de acı bir deneyim oldukları gerçeğini değiştirememiştir. Küçük Albert deneyi de bunlardan biriydi. Davranış Psikolojisi ekolüne büyük bir katkı sağlamak isteyen John Broadus Watson'ın öğrenmek istediği tek bir soru vardı: "Korku, sonradan kazanılan bir refleks midir yoksa doğuştan var olan bir dürtü mü?" Bu sorunun cevabını almak için ise kendisine küçük Albert'ı seçmişti.  Deneyine tam olarak başlamadan önce test etmesi gereken bir şey vardı. Deney için kullanacağı materyallere karşı bir tepkisinin olup olmadığını öğrenmek adına sırasıyla beyaz bir fare, tavşan, yanan kağıtlar, peruk ve maske gibi bebeğin ilk kez karşılaşabileceği nesne ve durumlarla onu bir arada bıraktı. Tam da istenildiği gibi Albert bunlara tıpkı diğer bebekler gibi gülümseyerek tepkide bulunmuştu.

Bu aşamadan sonra Albert'ı içerisinde sadece beyaz bir bez yatak dışında hiçbir şey olmayan boş bir odaya götürdüler. Watson, bebeğin bulunduğu odaya bir tane laboratuvar faresi bırakır. Albert bu fareden korkmak bir yana onu sevmek için yakalamaya çalışmakta ve sürekli gülmektedir. Bunda sonra ise deney, tüm masumluğunu bir kenara bırakacak ve olanca kötülüğüyle devam edecektir. İlk olarak Albert fareye her dokunuşunda Watson, elindeki demir çubukları birbirine vurarak rahatsız edici bir ses çıkarır.


Doğal bir tepki olarak Albert bundan rahatsız olup ağlamaya başlar, ses dindikten sonra ise tekrar fareye doğru adım atar ancak Watson yine demirleri birbirine sürter. Bu durum Albert fareden uzaklaşana kadar devam eder ki bu da bir anda olmaz. Tabiri caizse birkaç gün sürecek bir işkencedir bu. Nihayetinde Albert fareyi her gördüğünde korkmaya başlar. Normal şartlarda uzmanlar bu deneyi burada bitirmeliydiler çünkü deney başarıya ulaşmıştır ve denek olarak kullanılan çocuğun ruh sağlığını daha kötü bir hale getirmemek gerekir. Ancak durum böyle olmadı. Watson ve asistanı odaya tüylü büyük kıyafetlerle girmişlerdir. Albert zaten küçük ve tüylü olan fareye karşı büyük bir korku beslerken karşısında ondan daha büyük ve iki tanesini gördüğü zamanki tepkisini siz düşünün. Bundan sonra ise nihayet deneyi bitirir ve öylece giderler. Durun, bir saniye! Sanki bir şey unutuldu değil mi? Evet, Albert'ın alt üst edilmiş ruh sağlığını düzeltmek için hiçbir şey yapmadılar. Gerçi yapsalardı ne kadar etkili olabilirdi ya da ne değişebilirdi? Sonuç olarak bilinçaltı denilen yadsınamaz bir gerçek var. 

Son olarak şunları söyleyeyim. Küçük Albert'ın gerçek adı American Psychological Association'a göre Douglas Merritte idi. Bilim adına yapılan deneylerde denek olan kişinin gerçek kimliği gizlendiğinden dolayı Albert denilmiştir. Yine Douglas, American Psychological Association'a göre hidrosefaliden (beyinde su toplanması) dolayı 6 yaşındayken hayata gözlerini yumdu. Eğer geri dönüp gitmeseler ve korku koşullanmasını geri çekebilselerdi en azından daha uzun bir hayat yaşayabilirdi.


Bu arada unutulmaması gereken son bir bilgi daha:

Küçük Albert tüm bu işkenceye 8 aylık iken maruz kaldı. 
 



Okunma Sayısı:

Furkan Sadık Öz

Furkan Sadık Öz

YORUMLAR

YORUM YAP

Yorumunuz onaylandıktan sonra yayınlanacaktır. Yorumunuza yanıt verildiğinde mail ile bilgilendirileceksiniz.