Karanlıklarımız
Bugünlerde dünya farklı bir renkte.
Herkes kendi telaşında. Herkes kendine yetişmeye çalışmakta.
Kimse kimseyi görmüyor, duymuyor, bilmiyor!
Acılar içinde kıvrananları görmüyoruz.
Yeri göğü inleten çığlıkları duymuyoruz.
Göğüs kafeslerini kavuran sızıları bilmiyoruz.
Biz birbirimizden uzaklaşıyoruz.
Bir çocuğun yüzünü güldüremez olmuşuz.
Bir büyüğümüzün acılarını kucaklayamaz...
Grilere yabancılaşmıșız.
Çünkü siyaha saplanıp kalmışız.
Biz kendimizi bile saramayacak kadar yorulmuşuz.
Hangi yarayı kapatsak bir diğeri açılıyor.
Hangi yavruyu güldürsek diğeri yaşta boğuluyor.
Nenemizi dinlesek dedemiz lal oluyor.
Annemizi kucaklasak babamız mahrum kalıyor.
Nerede olsak, kimle olsak, kime sarılsak da bir ukde hep esansımıza yatırım yapıyor.
Çünkü siyahların uhdesidir kokularımıza elem bulamak.
Tarifsiz faniliğimizi borçlandırmak.
Titreyen ellerimizle dokunabilecek ama göremeyecek uzaklıktayız.
Ayıklanmıș karanlıklardayız.
Göremiyoruz göğü, bulutu, ayı, güneşi...
Göremiyoruz rüyetimizle derinliğimizi.
Susarak eksiltiyoruz birbirimizi.
Kundaklayarak sunuyoruz en güzel hislerimizi.
Mumyalıyoruz sevgimizi.
Çünkü biz sadece geceleri açıyoruz yüreğimizin kilidini.
Gecelerin rengi de siyahtır, elemin gölgesi gibi.
Tenimize sessizliği, bakışımıza vakumu bulaştırır.
Bizi vicdanımıza kavuşturur.
Çünkü yüreğimizin anahtarı olmuş karanlıklarımız.
Oysa acının hüküm sürdüğü yeryüzündeki çocuksu gülüşlerin varlığını unutmadan yol almalıyız.
Bir selamın farzını kılmalıyız.
Birbirimizi sarıp sarmalamalıyız.
Arada bir grilere de uğramalıyız.
Görüp duyup bilmeliyiz.
Daha erken yetişmeliyiz.
Karanlıklarımızı aydınlatmalı, yüreğimizi gündüzleri de açmalıyız.
Açmalıyız ki aydınlanmalıyız.
YORUM YAP
Yorumunuz onaylandıktan sonra yayınlanacaktır. Yorumunuza yanıt verildiğinde mail ile bilgilendirileceksiniz.