AYRILIK ACISI VE TERK EDİLMEK
Hayatımız boyunca hepimiz bir defa da olsa bu deneyime maruz kalmışızdır.Yüzlerce filme kitaba konu olan terk edilme durumu insanın hayatta baş etmekte en çok zorlandığı şeylerin başında gelmektedir.
Peki terk edilmek neden bu kadar acı verir? Bazı görüşler insan yaşamına bakıldığında yetişkinlik dönemlerindeki davranış örüntülerinin bir çoğunun çocuklukta oluşmaya başlayan şemalarla alakalı olduğunu söyler.Yani çocukluk döneminde karşılanmayan ihmal edilen ihtiyaçlarımız –sevgi,güvenlik vs- yetişkinlik dönemlerinde uyumsuz şemalar olarak karşımıza gelmektedir.
Duygusal ihtiyaçlarımız çocukluğumuzdan itibaren vardır.Birçoğu en belirgin haliyle kendini çocuklukta gösterir. Yaşamın ilk yıllarında bakımverenin sevgi,güvenlik,fizyolojik ihtiyaçlar gibi ihtiyaçlarımızı karşılamasını bekleriz. Örneğin yakınlık ihtiyacımızın karşılanmaması ya da eksik karşılanması bizde ayrılma ve reddedilme ile ilgili bir takım korkuların oluşmasına neden olmaktadır.
Yetişkinlik yaşamında bu korkuları destekleyici birtakım olayların yaşanması ise kişinin yoğun bir acı çekmesine neden olur.Bir başka görüş ise terk edilme durumunda kişinin acı çekmesini bir takım çarpıtılmış düşüncelerin varlığına bağlar. Örneğin kişi terk edilme durumunda kendini yetersiz hissedebilir. Bu durumda kendini suçlayacak ve karşı taraf için yeterli olmadığını düşünecektir. Kişi çirkin ,uyumsuz hatta sevilmeye değer olmadığını düşünecektir. Bu düşüncelerin kökenine baktığımızda birçoğunun mantık dışı düşünceler olduğunu görmekteyiz.
Terk edilme durumunda duygusal bir yoğunluk yaşandığı için düşüncelerinin farkında olunamaması çok normaldir. Bir başka çarpıtılmış düşünce ise acının sonsuza kadar süreceği,bir daha kimseyi sevemeyeceği , hiçbir şeyin eskisi gibi olamayacağı yönündedir. Oysa ki daha önce aynı deneyimi birçok kez yaşamışızdır ya da en azından yaşayan insanlara tanık olmuşuzdur.Her seferinde bir şekilde toparlanıp hayata devam etmiş ve bir başkasını sevmeyi de başarabilmişizdir. Terk edilme durumunda meydana gelen yoğun acının sebeplerinden bahsettik.
Peki bu süreci en sağlıklı nasıl atlatabiliriz?
Öncelikle en başta yapılması gereken durumu kabullenmektir. İlişkinin ya da arkadaşlığın sonlandığını kabul etmek bu süreçte en zor ama en önemli adımdır. Kabullenildiği takdirde iyileşme süreci kendiliğinden başlayacaktır. Kabullenmeyi geciktiren bazı durumlar vardır. Örneğin karşıdaki insanla iletişime geçmeye çalışmak,ona ait olan eşyaları saklamak bu süreci oldukça olumsuz etkiler.Elbette bunun olması çok normaldir,bir anda her şeyi silip atamazsınız.
Bu süreçte kendinize zaman vermeniz,kendinizi anlamanız ve en önemlisi kendinize şefkatli davranmanız çok önemlidir. Karşıdaki kişiyi aramak,ilişkinin devamı için teklifte bulunmak hatta bazı durumlarda tutamayacağınız sözler vermek aldığınız yaranın daha fazla derinleşmesine neden olacaktır.Kabullenme aşamasını atlattıktan sonra az önce de bahsettiğimiz kendini suçlama düşünceleri baskın gelecektir.Karşı tarafı adeta ilahlaştırır ve kendimizi ise yerin dibine sokarız.
Bunu meydana getiren şey bahsettiğimiz çarpıtılmış düşüncelerdir.Belki karşı taraf çok iyi bir insan olabilir hatta siz de iyi bir insan olabilirsiniz.Fakat burada anlamamız gereken ufak bir detay vardır.Bazen iki tarafın da iyi olması iyi bir ilişki sürdürüleceği anlamına gelmez.Suçlayacak birilerini aramak sadece daha fazla acı çekmenize neden olacaktır.
O yüzden neden bittiğini sorgulamak başlarda normal bir durum olsa da zaman geçtikçe terk edilmesi gereken davranışlardandır. İlişkiniz yeterince çekici ,zeki vs olmadığınız için bitmemiştir. İlişki beraber yürütülmesi gereken bir sistemdir ve bazen bu sistemin çalışmasını engelleyen birtakım faktörler ortaya çıkar. Yani sorumluluk sadece sizde değildir. Bunu araştırmak hiçbir fayda sağlamayacaktır.İnsan her zaman için toparlanma eğilimindedir.Yani benliğiniz bir şekilde aldığı yaraları tedavi etmeye çalışır.
Acımızı kabul edip bunu zamana bırakmak bu süreçte iyileşmeyi yavaşlatacak davranışlardan uzak durmak oldukça önemlidir. Nietzsche’nin de dediği gibi “Beni öldürmeyen acı güçlendirir” .Yaşanılan her olayın ardından daha tecrübeli ve daha güçlü bir şekilde ayağa kalkmak insan doğasının temel özelliklerindendir. Sadece biraz zamana ihtiyacınız vardır.Zamanla acının şiddeti azalacak yavaş yavaş hayatınızdan çekilecektir. Tüm bunlara rağmen olayın üzerinden uzun bir zaman dilimi geçtiği halde acınız yoğun bir şekilde devam ediyorsa bir uzman yardımı (psikolojik danışman,psikolog ya da psikiyatr) almanız yerinde olacaktır.
Ek okuma kaynakları:
-DAVİD BURNS –İYİ HİSSETMEK
YORUM YAP
Yorumunuz onaylandıktan sonra yayınlanacaktır. Yorumunuza yanıt verildiğinde mail ile bilgilendirileceksiniz.