BAVULUMUZDAN ÇIKANLAR
Önceki
yazımda üç kuşak süregelen aktarımdan ve Kurbanların kurbanları olduğumuzdan
söz etmiştim. Ailemizin öyküsü, ebeveynlerinden aldıkları veya alamadıkları
bizlerin öyküsünün temasını oluşturdu. Belki de varış noktasını. Annenizin, ebeveynlerinden
sevgiyi doğru bir şekilde alamayışı sizlere veremeyeceği bir sevgiyi meydana
getiriyor bu durumu yenmek zaman zaman mümkün olsa da erken çocukluk döneminde bakım
veren ile kurulan temel güven duygusunu oluşturan bağlanma biçimi, yaşamın
sonraki yıllarını olumlu-olumsuz yönde etkileyerek, sonraki nesillere
aktarıldığını gösteren çalışmalar bulunmaktadır.
Kuşaklararası geçiş olarak
adlandırılan bu süreç, çekirdek ailede eşlerin evlilik ilişkisindeki
fonksiyonların yetersizliği ya da aşırılığı nedeniyle artan gerilim ve
sorunların, diğer kuşaklara aktarılmasıdır. Her kuşağın diğer kuşağa ebeveynden
çocuğa bir üreme basamağından diğerine ve sürecin tamamında duygusal tepkilerin
doğasını ve yoğunluğunu aktardığı sürekli devam eden doğal bir süreçtir. Bu
durumun yakın ilişkilere de yansıması kaçınılmaz.
Romantik
ilişkilerde bizler her ne kadar farkında olamasak da herkesin beraberinde getirdiği şeyler vardır. Ve bunlar günü gelince bavuldan çıkarlar, saklı kalamazlar. Kişinin geçmişiyle beraberinde getirdiği olumsuz
düşünme biçimlerine örnekler:
*Eşin bile olsa aldatır, kimseye
güvenme.
*Ben çok seversem belki o da beni
sever.
*Nasıl olsa her şey gibi bu ilişki de
bitecek.
*Onu seviyorum ama
hissettiremiyorum.
*Hassas biriyim, kafama takıyorum
ne yapayım?
*Attığı her adımdan haberim olmalı.
*Beni bir anne-baba gibi sevmeli.
EBEVEYNLERİMİZDEN TAHSİL EDEMEĞİMİZ ŞEYLER VAR !
Partnerimiz çocuklukta karşılanamayan ilişkilerimizi transfer edeceğimiz yeni bir adres mi? Birçoğumuzun
ebeveylerinden yeterince alamadıkları var. Bu alacaklar; duygusal, ilgisel,
finansal aklınıza gelebilecek her alanda olabilir ve bunların derinlikleri, bıraktıkları
boşluklar da farklıdır. Sevme, sevilme, bağlanma ihtiyaçlarımız anne
babalarımız tarafından yeterince (veya bizi tatmin edemeyecek düzeyde)
karşılanmadığında ihtiyaç transferi yaparız. İlişkideki
partnerimizden anne-babalık bekleriz. Oysa her ilişkinin dinamiği farklıdır.
Köken ailemiz bizim kaderimizdir. Ancak yeni kuracağımız aile- romantik ilişkiler
ne köken ailenin aynısı ne de karşıtıdır. Bu ucu açık bir paradokstur. Hem ilişki
örüntülerimiz onlara benzer hem de gelecek kendi cebimizdedir. Başımıza gelen
olaylardan, yaşantılardan ibaretiz aslında. İşte bu yüzden bazı anılarımızın
altını bazılarının üstünü çizmek zorundayız. Kimi anılar unutulmaya mahkumdur…Yaşamak
bunu gerektirir. Bizi güçlendirecek olanları taze tutup kurduğumuz her
ilişkinin kendi özelinde bir parmak izinden farksız olduğunu unutmayalım. Siz
de kendi parmak izinizi yaratın.
2020’nin Son Cümleleri
Hepimiz kendimizi,
geçmişimizle harmanlıyoruz. Önce özümüze dönüp kendimizle ardından dünyayla
ilişki kuruyoruz. Yine her birimiz köken ailemizin izlerini taşıyoruz. Bu bazen arkada
bırakacağımız yük bazen ise yolumuzu aydınlatacağımız bir ışık oluyor. Hayal
kırıklarımız, kırılganlıklarımız, güçlü yanlarımız var. Kendimizi tanımaya, evrilmeye,
hayat öykümüzü tekrar ve tekrar yazmaya muhtacız. Yoksa kendi hayatımızın esas
oyuncusu olmanın özel ve biricik yanını kaçırırız. Yılın son ayına girerken yeni bir yılda yol gösteren ışığınızın bol olmasını dilerim sevgiyle 💙
Okunma Sayısı: 985
YORUM YAP
Yorumunuz onaylandıktan sonra yayınlanacaktır. Yorumunuza yanıt verildiğinde mail ile bilgilendirileceksiniz.