ÇOCUK VE OYUN
Bilgisayardan, tabletten oynanan online oyunlar, oyun konsolları ve daha adı aklıma gelmeyen binlerce oyun türü... Günümüz dünyasında oyun denilince ortalama bir çocuğun aklına gelebilecek şeyler maalesef ki bunlar, sanal oyunlar... Elbette ki istisnalar da mevcuttur fakat bilgisayar oyunları, çoğu çocuğu ve hatta biz yetişkinleri de etkisi altına almış durumda.
Çocukluğunu akşam ezanına kadar mahallede arkadaşlarıyla, çeşitli oyunlar oynayarak geçirmiş biri olarak bu durumun ne kadar üzücü olduğunun farkındayım. Arkadaşlarla doyasıya oynanan bir saklambacın, sekseğin ya da yakar topun tadını hangi bilgisayar oyunu verebilir ki?
Bizler eskiden dışarıya çıkmak için anne babamıza yalvarırken günümüzdeki çocuklar ise bilgisayar başında birazcık daha fazla kalabilmek için ailesiyle süre pazarlığı yapıyor.
Tabii ki de oyun sadece okulda ya da mahallede arkadaşlarımızla oynadığımız şeylerden ibaret değil. Sonucunu düşünmeden, eğlenerek yapılan her şey bir oyundur aslında. Küçük bir bebeğin bile görünüşte oldukça basit fakat kendince zevk aldığı oyunları mevcut.
Bazı kuramcıların oyun hakkındaki görüşlerine bakacak olursak oyunun çocuğun dünyasındaki yerini daha kolay kavrayabiliriz.
- Freud'a göre oyun; duyguların dışa vurumu için vardır.
- Vygotsky'e göre oyun; keşiftir, yeni bir oluşumdur ve düş gücünün ortaya çıkarılmasıdır.
- Piaget’e göre oyun; bilişsel gelişimin unsurudur.
Bu görüşleri de göz önünde bulundurduğumuzda aslında oyun, çocuk için bir yaşam biçimidir diyebiliriz.
Dünyaya yeni gelmiş bir bebeğin ilk oyuncağı kendi bedeni ve sürekli yanında bulunan annesidir. İlerleyen dönemlerde emekleme ve yürüme ile beraber etraftaki her şeye dokunarak, ağızlarına götürerek tanımaya, onlarla oynamaya başlarlar. Yine bu dönemlerde nesneleri kullanarak ebeveynlerinden gördükleri hareketleri taklit ederler. Sanki telefonun ucunda biri varmışçasına kendi kendine konuşan bir çocuğa hepimiz şahit olmuşuzdur.
2-3 yaşlarında çocuklar genelde kişisel oyunlar oynarlar. Bir grup çocuk uzaktan hep beraber oynuyormuş gibi görünse de aslında her biri yan yana durarak kendi başına oynuyorlardır. 3 yaş sonrasında çocuklar yavaş yavaş sosyalleşerek arkadaşlarıyla da oynamaya başlarlar. Daha sonraları yani 5-6 yaşından sonra ise daha çok kurallı oyunlar oynarlar.
Nasıl ki bir yetişkin gün boyu işi ile meşgul oluyorsa çocuğun işi de oyundur. Montaigne’nin de dediği gibi “Çocukların oyunu oyun değil, onların en ciddi uğraşıdır.” Bir çocuğun tüm hayatını kapsayan oyun elbette ki çocuğa sayısız fayda sağlar.
Oyun Oynama;
-En başta çocuğun fiziksel gelişimine katkı sağlar. Oyun esnasında bir hareketi sürekli tekrarlamak çocuğun kas gelişimini destekler. Koşma, atlama, zıplama gibi hareketler solunum, dolaşım, sindirim ve boşaltım sisteminin düzenli çalışmasını sağlamakla beraber boyunun uzamasını da olumlu etkiler. Kısaca oyun çocuğun tüm ince ve kaba motor becerilerini geliştirir.
-Çocuğun zihinsel gelişimini destekler. Çocuğa çevresini araştırma, objeleri tanıma ve problem çözme imkanları sunar. Bu yolla çocuk şekil, boyut, uzaklık, hacim, sayma, zaman gibi birçok kavramı ve problem çözme, bağlantı kurma, sınıflandırma, analiz gibi zihinsel işlemleri de öğrenir.
-Çocuğun sosyal becerilerini geliştirir. Arkadaşları ile iletişim kurmayı, kendini ifade etmeyi, bir gruba dahil olmayı, başkasının hakkına saygı duymayı öğretir.
-Çocuk kurallara uymayı, sıra beklemeyi, sabırlı olmayı da oyunun sayesinde öğrenebilir.
-Çocuğun karakterinin şekillenmesinde de önemli bir yere sahiptir.
-Çocuk oyunda hayatın provasını yaşar. İleriki dönemlerde kendini bekleyen rollere oyun sayesinde hazırlık yapabilir. Taklit yoluyla oyunlar oynarken anne, baba, öğretmen ve daha birçok role bürünerek kendini yaşama hazırlar.
-Çocuk öfkesini, kaygısını, sevincini oyun ve oyuncaklar yoluyla dile getirir. Yani oyun çocukların ruhsal yaralarını iyileştirmede onlara yardımcı olur. Bu nedenle çocuk terapilerinde oyun terapisine sıklıkla yer verilir.
Ebeveynler de çocuklara oyuncak seçerken onların gelişim düzeyini arttıracak, eğitici oyuncaklar almaya dikkat etmelilerdir. Ayrıca çocuğun yaşına uygun oyuncaklar seçilmelidir.
Oyuncak seçerken tabii ki de çocuğun da fikri sorulmalı ki çocuk oyuncağını keyif alarak ve eğlenerek oynayabilsin.
Ebeveynler çocuklarıyla oyun oynamalıdır. Bu sayede onlarla daha kolay iletişime geçerler ve bu, aralarındaki bağın güçlenmesine yardımcı olur.
Çocuklarına vermek istedikleri mesajları, öğretmek istedikleri değerleri oyun yoluyla çocuğa kolaylıkla aşılayabilirler.
Hebbel’in de dediği gibi; ” Oynayan çocuk, canlılığın ve sevincin sembolüdür.” Çocuklarımızın hayatından canlılık ve sevinç eksik olmaması umudu ile…
YORUM YAP
Yorumunuz onaylandıktan sonra yayınlanacaktır. Yorumunuza yanıt verildiğinde mail ile bilgilendirileceksiniz.