THE IMPOSTER
3 yıldır kayıp olan bir çocuğun İspanya’da bulunduğunu düşünün. Fakat bazı değişiklikler ile beraber ortaya çıkıyor. Sarı saçları yerine siyah saçlarıyla, mavi gözleri yerine kahverengi gözleriyle ve güçlü bir Fransız aksanıyla geri döndüğünü hayal edin. Ailesinin bu kişinin çocukları olduğuna inanacaklarını tahmin edebilir miydiniz?
Tha Imposter, Hayat Avcısı olarak bildiğimiz film Bart Layton imzalı belgesel türü yapımdır. 2012 yılında izleyiciye sunulan film sahte kimliklere bürünerek farklı kişilerin yerine geçen Frederic Bourdin’in hikayesini anlatıyor. Layton, Frederic Bourdin’in hikayesini dergide okuduğu zaman çok etkilendiğini hemen araştırmaya başladığını söylüyor. Frederic’in hikayesini araştırıp okuduğunda hemen ilgisini çektiğini ve aklında iki soru oluştuğunu söylüyor. “Birincisi, bunu nasıl bir insan yapar? Ve ikincisi ne tür bir aile ona kurban gidebilir?”
13 yaşındaki Nicholas Barcley Teksas’ta kaybolduktan 3 sene 4 ay sonra İspanyadan bir telefon geliyor. Çocuklarının bulunduğunu işkence, şiddet ve istismara maruz kaldığı aileye bildiriliyor. Aile Nicholas’ı ilk gördükleri zaman çok değiştiğini fakat yaşadığı ağır travmalar yüzünden elbette değişeceğini düşünüyorlar. 23 yaşındaki Frederic 16 yaşında olması gereken Nicholas’ı taklit ederek onun kimliğine bürünüyor. Ailenin buna nasıl inandığını ve Nicholas’ı nasıl tanıyamadıklarını hayal etmek oldukça güç bir durum. Tabi ailenin sakladığı başka şeyler yoksa…
Şüphenin daima damarlarda dolaştığı filmde bittikten sonra dahi sürecek olan soru işaretleri kafa karıştırıcı oluyor. Kendinizi Nicholas’a ne olduğunu düşünürken bulabilirisiniz. Fakat Layton Nicholas’a odaklanmaktan daha çok kimlik hırsızlığı yapan Frederic üzerine yoğunlaşmayı tercih ediyor. Çekim teknikleri ve Frederic ile yapılan röportajlarda Frederic’in daha çok merak edilmesini sağlıyor.
Sonraki sahnelerde olayların araştırılması üzerine Frederic’in Nicholas olmadığı anlaşılıyor. Ama aile başlarda bu duruma inanmak istemiyor. Bu konuda ablasının ve annesinin röportajda verdiği cevaplar oldukça şaşırtıcı. Aynı zamanda sahte kimliğe bürünmüş kişinin de konuşmasıyla aynı anda hem ilgi çekici hem de itici olabiliyor. Bu röportajlar belgesel yapım olan filmi daha etkileyici kılıyor.
Layton filmde gördüğümüz her şeyin gerçek olduğunu vurguluyor. Filmde röportaj yapılan kişilerin aktör olmadığının ve sahte hiçbir şeyin olmadığının üzerinden geçiyor. Yeniden canlandırma yapılan sahnelerde ise Adam O’Brain’ın etkileyici performansıyla yaşanılan gerilimi ve duyguları aktarmayı başarıyor. Aynı zamanda Frederic’e fiziksel olarak benzemesi canlandırılan sahnelerin gerçekliğini arttırıyor. Layton hikayenin oyuncularla yeniden canlandırılıp görselleştirilmesi birinin kafasının içinde olduğumuzu göstermek için olduğunu belirtiyor.
Gizemin yavaşça çözüldüğü filmde soru işaretleri daime kafanızı kurcalayacak. Frederic, Barclay ailesini kandırdı mı? Barclay ailesi bir şey saklıyor mu? Kim doğruyu söylüyor? Nicholas’a ne oldu? Kafanızın içinde oluşacak sorularla ve gizemin tadına sonuna kadar varacağınız filmi kesinlikle izlemenizi tavsiye ederiz.
Okunma Sayısı: 1921
YORUM YAP
Yorumunuz onaylandıktan sonra yayınlanacaktır. Yorumunuza yanıt verildiğinde mail ile bilgilendirileceksiniz.